# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَتَرَكْنَا ف۪يهَٓا اٰيَةً لِلَّذ۪ينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْاَل۪يمَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve teraknâ fîhâ âyeten lilleżîne yeḣâfûne-l’ażâbe-l-elîm(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Neticede, geride kalan zâlimleri helâk ettik ve o can yakıcı azaptan korkanlar için orada ibret alınacak bir işaret bıraktık! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Acı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret, bir kalıntı bıraktık. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Orada, elem dolu azaptan korkacaklar için bir ibret bıraktık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz orada acı bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nişanesi bıraktık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve öyle elîm azabdan korkacaklar için orada bir âyet bıraktık |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Bununla beraber) orada elem verici azâbdan, korkacaklar için, bir alâmet de bırakdık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | O (pek) elemli azabdan korkanlar için de orada (ibret alınacak) bir alâmet bıraktık! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ve öyle acıklı azabdan korkacaklar için orada bir ibret nişanesi bıraktık, (o memleketi harabe ve taş yığını haline getirdik). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve pek acıklı azabtan korkacaklar için orada bir alâmet bıraktık. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sonra orada, o acı azaptan korkanlar için bir alâmet bıraktık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And We left there a Sign for such as fear the Grievous Penalty. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zâriyât Sûresi 37. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...