# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ | |
Türkçe Okunuşu * | Vefî emvâlihim hakkun lissâ-ili velmahrûm(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Mallarından hem yardım isteyen fakirlere, hem de muhtaç olduğu halde iffetinden dolayı dilenmekten çekinen yoksullara pay ayırırlardı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Mallarında, muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve mallarında sâil ve mahrum için bir hak vardı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onların mallarında sâilin ve (kemâl-i iffetinden dolayı dilencilik etmeyen) yoksulun da bir hakkı vardı. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onların mallarında, dilenen ve (iffetinden dolayı dilenmeyen) yoksul için bir hak vardır (verirler)! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Mallarında, isteyen ve istemeyen yoksullar için bir pay vardı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And in their wealth and possessions (was remembered) the right of the (needy,) him who asked, and him who (for some reason) was Prevented (from asking). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zâriyât Sûresi 19. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...