Vâkıa Sûresi Elmalılı Hamdi Yazır Meali


SÛRE

MEAL LiSTESi


Karşılaştır Vâkıa Sûresi 1: Olacak vak'a olduğu zaman
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ ﴿١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 2: Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur.
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ ﴿٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 3: O, alçaltıcıdır, yükselticidir.
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ ﴿٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 4: Yer şiddetle sarsıldığı
اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجًّاۙ ﴿٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 5: Dağlar serpildikçe serpildiği
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ ﴿٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 6: Dağılıp toz duman haline geldiği
فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثًّاۙ ﴿٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 7: Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman
وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ ﴿٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 8: Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!
فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ ﴿٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 9: Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ ﴿٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 10: Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 11: İşte o yaklaştırılanlar,
اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ ﴿١١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 12: Nimet cennetlerindedirler.
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 13: Çoğu önceki ümmetlerden,
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 14: Birazı da sonrakilerden.
وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 15: (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 16: Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 17: Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 18: Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 19: Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 20: Beğendikleri meyvalar,
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 21: Canlarının çektiği kuş etleri,
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 22: İri gözlü hûriler,
وَحُورٌ ع۪ينٌۙ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 23: Saklı inciler gibi,
كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 24: Yaptıklarına karşılık olarak verilir.
جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 25: Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا تَأْث۪يمًاۙ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 26: Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır.
اِلَّا ق۪يلًا سَلَامًا سَلَامًا ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 27: Sağın adamları, nedir o sağın adamları!
وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 28: Dalbastı kirazlar,
ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 29: Meyva dizili muzlar,
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 30: Uzamış gölgeler,
وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 31: Fışkıran sular.
وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 32: Pek çok meyva arasında,
وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 33: Tükenmeyen ve yasaklanmayan
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 34: Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 35: Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık).
اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 36: Onları bâkireler yaptık.
فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَارًاۙ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 37: Hep yaşıt sevgililer,
عُرُبًا اَتْرَابًاۙ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 38: Sağın adamları içindir.
لِاَصْحَابِ الْيَم۪ينِۜ۟ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 39: Bir çoğu öncekilerdendir.
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 40: Bir çoğu da sonrakilerdendir.
وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 41: Solun adamları, nedir o solcular!
وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 42: İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar şu içinde,
ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ ﴿٤٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 43: Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ ﴿٤٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 44: Ki ne serindir, ne de faydalı.
لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ ﴿٤٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 45: Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ ﴿٤٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 46: Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ ﴿٤٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 47: Ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"
وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 48: "Önceki atalarımızda mı?"
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ ﴿٤٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 49: De ki: "Öncekiler ve sonrakiler"
قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ ﴿٤٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 50: "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ ﴿٥٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 51: Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!
ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ ﴿٥١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 52: Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ ﴿٥٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 53: Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.
فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ ﴿٥٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 54: Üstüne de kaynar su içeceksiniz.
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 55: Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ ﴿٥٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 56: İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ ﴿٥٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 57: Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟ ﴿٥٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 58: Attığınız meniyi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ ﴿٥٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 59: Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ ﴿٥٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 60: Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ ﴿٦٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 61: Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).
عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 62: Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ ﴿٦٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 63: Ektiğinizi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ ﴿٦٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 64: Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ ﴿٦٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 65: Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.
لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ﴿٦٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 66: "Doğrusu borç altına girdik."
اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ ﴿٦٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 67: "Doğrusu, biz yoksul bırakıldık" (derdiniz).
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٦٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 68: İçtiğiniz suya baktınız mı?
اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ ﴿٦٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 69: Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ ﴿٦٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 70: Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!
لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ﴿٧٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 71: Yaktığınız ateşi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ ﴿٧١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 72: Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ ﴿٧٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 73: Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْو۪ينَۚ ﴿٧٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 74: Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟ ﴿٧٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 75: Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim.
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِۙ ﴿٧٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 76: Bilirseniz bu büyük bir yemindir.
وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ ﴿٧٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 77: O, elbette şerefli bir Kur'ân'dır.
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ﴿٧٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 78: Korunmuş bir kitaptadır.
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٧٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 79: Ona temizlenenlerden başkası el süremez.
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٧٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 80: (O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 81: Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿٨١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 82: Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 83: Can boğaza dayandığı zaman
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٨٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 84: Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٨٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 85: Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 86: Eğer cezalandırılmayacak iseniz,
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٨٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 87: Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.
تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٨٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 88: Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 89: Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٨٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 90: Eğer O, sağın adamlarından ise,
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٩٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 91: "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!"
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿٩١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 92: Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٩٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 93: İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٩٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 94: Ve cehenneme atılma vardır.
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٩٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 95: Kesin gerçek budur işte.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٩٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 96: Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٩٦﴾

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/enbiya-suresinin-94-ayeti-ne-anlatiyor-199181-m.jpg
Enbiya Suresinin 94. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 94. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 94. Ayet Arapça: فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِس ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/peygamber-efendimizin-dort-vazifesi-cuma-suresi-2-ayet-199190-m.jpg
Peygamber Efendimiz'in Dört Vazifesi (Cuma Suresi 2. Ayet)

"O Allah ki, ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları her türlü günah kirlerinden temizleyip arındıracak, onlara kitabı ve hikm ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/enbiya-suresinin-89-ayeti-ne-anlatiyor-199168-m.jpg
Enbiya Suresinin 89. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 89. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 89. Ayet Arapça: وَزَكَرِيَّٓا اِذْ نَادٰى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْن۪ي فَرْدًا وَاَنْتَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/enbiya-suresinin-81-ayeti-ne-anlatiyor-199155-m.jpg
Enbiya Suresinin 81. Ayeti Ne Anlatıyor?

Enbiya suresinin 81. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 81. Ayet Arapça: وَلِسُلَيْمٰنَ الرّ۪يحَ عَاصِفَةً تَجْر۪ي بِاَمْرِه۪ٓ اِلَى الْاَرْضِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/butun-varligin-allahi-tesbih-etmesi-ne-anlama-geliyor-199160-m.jpg
Bütün Varlığın Allah'ı Tesbih Etmesi Ne Anlama Geliyor?

"Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır." (Saf Sûresi ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/04/peygamber-efendimizin-incildeki-ismi-nedir-199148-m.jpg
Peygamber Efendimiz'in İncil'deki İsmi Nedir?

"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra g ...