Vâkıa Sûresi Elmalılı Hamdi Yazır Meali


SÛRE

MEAL LiSTESi


Karşılaştır Vâkıa Sûresi 1: Olacak vak'a olduğu zaman
اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُۙ ﴿١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 2: Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur.
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌۢ ﴿٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 3: O, alçaltıcıdır, yükselticidir.
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌۙ ﴿٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 4: Yer şiddetle sarsıldığı
اِذَا رُجَّتِ الْاَرْضُ رَجًّاۙ ﴿٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 5: Dağlar serpildikçe serpildiği
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّاۙ ﴿٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 6: Dağılıp toz duman haline geldiği
فَكَانَتْ هَبَٓاءً مُنْبَثًّاۙ ﴿٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 7: Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman
وَكُنْتُمْ اَزْوَاجًا ثَلٰثَةًۜ ﴿٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 8: Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!
فَاَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ ﴿٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 9: Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ ﴿٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 10: Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 11: İşte o yaklaştırılanlar,
اُو۬لٰٓئِكَ الْمُقَرَّبُونَۚ ﴿١١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 12: Nimet cennetlerindedirler.
ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 13: Çoğu önceki ümmetlerden,
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 14: Birazı da sonrakilerden.
وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 15: (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
عَلٰى سُرُرٍ مَوْضُونَةٍۙ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 16: Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar.
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِل۪ينَ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 17: Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَۙ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 18: Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 19: Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 20: Beğendikleri meyvalar,
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 21: Canlarının çektiği kuş etleri,
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 22: İri gözlü hûriler,
وَحُورٌ ع۪ينٌۙ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 23: Saklı inciler gibi,
كَاَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ۬ الْمَكْنُونِۚ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 24: Yaptıklarına karşılık olarak verilir.
جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 25: Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا تَأْث۪يمًاۙ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 26: Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır.
اِلَّا ق۪يلًا سَلَامًا سَلَامًا ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 27: Sağın adamları, nedir o sağın adamları!
وَاَصْحَابُ الْيَم۪ينِ مَٓا اَصْحَابُ الْيَم۪ينِۜ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 28: Dalbastı kirazlar,
ف۪ي سِدْرٍ مَخْضُودٍۙ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 29: Meyva dizili muzlar,
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍۙ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 30: Uzamış gölgeler,
وَظِلٍّ مَمْدُودٍۙ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 31: Fışkıran sular.
وَمَٓاءٍ مَسْكُوبٍۙ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 32: Pek çok meyva arasında,
وَفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍۙ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 33: Tükenmeyen ve yasaklanmayan
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 34: Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍۜ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 35: Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarattık).
اِنَّٓا اَنْشَأْنَاهُنَّ اِنْشَٓاءًۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 36: Onları bâkireler yaptık.
فَجَعَلْنَاهُنَّ اَبْكَارًاۙ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 37: Hep yaşıt sevgililer,
عُرُبًا اَتْرَابًاۙ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 38: Sağın adamları içindir.
لِاَصْحَابِ الْيَم۪ينِۜ۟ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 39: Bir çoğu öncekilerdendir.
ثُلَّةٌ مِنَ الْاَوَّل۪ينَۙ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 40: Bir çoğu da sonrakilerdendir.
وَثُلَّةٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 41: Solun adamları, nedir o solcular!
وَاَصْحَابُ الشِّمَالِۙ مَٓا اَصْحَابُ الشِّمَالِۜ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 42: İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar şu içinde,
ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ ﴿٤٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 43: Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ ﴿٤٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 44: Ki ne serindir, ne de faydalı.
لَا بَارِدٍ وَلَا كَر۪يمٍ ﴿٤٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 45: Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı.
اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ ﴿٤٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 46: Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ ﴿٤٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 47: Ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"
وَكَانُوا يَقُولُونَ اَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَۙ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 48: "Önceki atalarımızda mı?"
اَوَاٰبَٓاؤُ۬نَا الْاَوَّلُونَ ﴿٤٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 49: De ki: "Öncekiler ve sonrakiler"
قُلْ اِنَّ الْاَوَّل۪ينَ وَالْاٰخِر۪ينَۙ ﴿٤٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 50: "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
لَمَجْمُوعُونَ اِلٰى م۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ ﴿٥٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 51: Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar!
ثُمَّ اِنَّكُمْ اَيُّهَا الضَّٓالُّونَ الْمُكَذِّبُونَۙ ﴿٥١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 52: Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ ﴿٥٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 53: Karınlarınızı hep onunla dolduracaksınız.
فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ ﴿٥٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 54: Üstüne de kaynar su içeceksiniz.
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَم۪يمِۚ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 55: Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ ﴿٥٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 56: İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ ﴿٥٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 57: Biz sizi yarattık; tasdik etmeniz gerekmez mi?
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ۟ ﴿٥٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 58: Attığınız meniyi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تُمْنُونَۜ ﴿٥٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 59: Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ ﴿٥٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 60: Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوق۪ينَۙ ﴿٦٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 61: Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir yaratılışta tekrar var edelim diye (böyle yapıyoruz).
عَلٰٓى اَنْ نُبَدِّلَ اَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ ف۪ي مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿٦١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 62: Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْاَةَ الْاُو۫لٰى فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ ﴿٦٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 63: Ektiğinizi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَۜ ﴿٦٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 64: Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُٓ اَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ ﴿٦٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 65: Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz.
لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ ﴿٦٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 66: "Doğrusu borç altına girdik."
اِنَّا لَمُغْرَمُونَۙ ﴿٦٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 67: "Doğrusu, biz yoksul bırakıldık" (derdiniz).
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٦٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 68: İçtiğiniz suya baktınız mı?
اَفَرَاَيْتُمُ الْمَٓاءَ الَّذ۪ي تَشْرَبُونَۜ ﴿٦٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 69: Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ اَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ اَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ ﴿٦٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 70: Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretseniz ya!
لَوْ نَشَٓاءُ جَعَلْنَاهُ اُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ ﴿٧٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 71: Yaktığınız ateşi gördünüz mü?
اَفَرَاَيْتُمُ النَّارَ الَّت۪ي تُورُونَۜ ﴿٧١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 72: Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
ءَاَنْتُمْ اَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَٓا اَمْ نَحْنُ الْمُنْشِؤُ۫نَ ﴿٧٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 73: Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْو۪ينَۚ ﴿٧٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 74: Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ۟ ﴿٧٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 75: Hayır, yıldızların yerlerine yemin ederim.
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِۙ ﴿٧٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 76: Bilirseniz bu büyük bir yemindir.
وَاِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظ۪يمٌۙ ﴿٧٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 77: O, elbette şerefli bir Kur'ân'dır.
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ﴿٧٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 78: Korunmuş bir kitaptadır.
ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٧٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 79: Ona temizlenenlerden başkası el süremez.
لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٧٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 80: (O), âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 81: Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿٨١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 82: Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 83: Can boğaza dayandığı zaman
فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٨٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 84: Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.
وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٨٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 85: Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 86: Eğer cezalandırılmayacak iseniz,
فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٨٦﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 87: Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.
تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٨٧﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 88: Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,
فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 89: Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٨٩﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 90: Eğer O, sağın adamlarından ise,
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٩٠﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 91: "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!"
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿٩١﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 92: Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٩٢﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 93: İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٩٣﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 94: Ve cehenneme atılma vardır.
وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٩٤﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 95: Kesin gerçek budur işte.
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٩٥﴾
Karşılaştır Vâkıa Sûresi 96: Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٩٦﴾

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/talak-suresinin-tefsiri-199583-m.jpg
Talâk Suresinin Tefsiri

Talâk sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. İsmini, birinci âyette bahsedilen talâk (boşama) hükmünden alır. Mushaf tertîbine göre 65, iniş sır ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/muminun-suresinin-115-ayeti-ne-anlatiyor-199578-m.jpg
Müminûn Suresinin 115. Ayeti Ne Anlatıyor?

Müminûn suresinin 115. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 115. Ayet Arapça: اَفَحَسِبْتُمْ اَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَاَنَّكُمْ اِلَيْنَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/kurandan-sefaat-mi-yoksa-sikayet-mi-gorecegiz-199571-m.jpg
Kur’ân’dan Şefaat mi Yoksa Şikâyet mi Göreceğiz?

Kur’ân-ı Kerîm, beşeriyet için Rahmânî sadâları işitmek, ilâhî nefhayı rûhunda hissetmek ve daha bu dünyada iken Allah ile mükâleme etmenin en feyizli ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/muminun-suresi-9798-ayetleri-ne-anlatiyor-199555-m.jpg
Mü’minûn Suresi 97-98. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Mü’minûn suresi 97-98. ayetlerinde şöyle buyrulur: Mü’minûn Suresi 97-98. Ayetlerinin Arapçası: وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/yapmakta-oldugu-iyiligi-devam-ettirmekle-ilgili-ayetler-199554-m.jpg
Yapmakta Olduğu İyiliği Devam Ettirmekle İlgili Âyetler

YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/06/muminun-suresinin-84-ayeti-ne-anlatiyor-199541-m.png
Müminûn Suresinin 84. Ayeti Ne Anlatıyor?

Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...