# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذٰلِكَ مُتْرَف۪ينَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | İnnehum kânû kable żâlike mutrafîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Çünkü onlar, dünyadayken hiçbir ahlâkî kaygı taşımadan nimet ve sefahat içinde şımarıyorlardı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 45,46. Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefâhete dalmışlardı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Çünkü onlar bundan evvel şehvetlerine düşkündüler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Çünki onlar, bundan önce (ni'metler içinde) şımartılmış kimseler idiler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Çünkü onlar, bundan önce (dünyada) zevklerine düşkündüler; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Çünkü,şüphe yok onlar bundan evvel nîmetlere (zevklerine) düşkünler idiler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Çünkü onlar evvelce varlık içinde şımarmışlardı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | For that they were wont to be indulged, before that, in wealth (and luxury), |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Vâkıa Sûresi 45. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...