# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْو۪ينَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Nahnu ce’alnâhâ teżkiraten ve metâ’an lilmukvîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Biz onu hem cehennem ateşi için bir hatırlatma hem de çölde yaşayanlar, yolda bulunanlar, ayrıca ona ihtiyacı olanlar için vazgeçilmez bir nimet kıldık. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz onu bir ibret ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade: alandaki muhtaclar için |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Biz onu (o ateşi, Cehennem ateşi için) bir hatırlatma ve çölde yolculuk edenler için bir menfaat kıldık. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz bu ateşi, (cehennem ateşine) bir ibret ve sahradaki yolculara bir menfaat kıldık. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Biz onu bir ibret yaptık ve tutuşturanlar için yararlı kıldık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | We have made it a memorial (of Our handiwork), and an article of comfort and convenience for the denizens of deserts. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Vâkıa Sûresi 73. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...