# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَوْ نَشَٓاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Lev neşâu lece’alnâhu hutâmen fezaltum tefekkehûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Dileseydik hepsini daha olgunlaşmadan kurumuş çerçöp hâline getirirdik de şaşırıp kalırdınız: |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 65,66,67. Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; "Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık". |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık. Hayret eder dururdunuz. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Onları elbet bir çöpe çeviriverdik de şöyle geveler dururdunuz: |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Eğer dileseydik muhakkak ki onu (tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz de şaşakalırdınız. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Dileseydik onu elbette kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Dileseydik o ekini çörçöp haline getirirdik de şöyle gevelerdiniz: |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Eğer dilese idik onu elbette bir ot kırıntısı yapardık. Artık siz, şaşırır dururdunuz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Dileseydik onu kupkuru çöp yapardık da geveler dururdunuz: |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Were it Our Will, We could crumble it to dry powder, and ye would be left in wonderment, |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Vâkıa Sûresi 65. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...