# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Lâ yusadde’ûne ‘anhâ velâ yunzifûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Bu şaraptan ötürü ne başları ağrır, ne de sarhoş olurlar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 17,18,19,20,21. Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 17,18,19,20,21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ne başları ağrıtılır ondan ne de irer zevâle |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ondan (o şarabdan) ne başları ağrıtılır, ne de sarhoş olurlar! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ondan başları ağrımaz, sarhoş da olmazlar... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | O şaraptan ne başları ağrır, ne sarhoş olurlar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | No after-ache will they receive therefrom, nor will they suffer intoxication: |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Vâkıa Sûresi 19. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...
Müminûn suresinin 21. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 21. Ayet Arapça: ِ وَاِنَّ لَكُمْ فِي الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةًۜ نُسْق۪يكُمْ مِمَّا ف۪ي ...