# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Lâ maktû’atin velâ memnû’a(tin) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ki o nimetler ne eksilip tükenir, ne de onlardan esirgenir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 32, 33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler; |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 27,28,29,30,31,32,33,34. Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 28,29,30,31,32,33,34. (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Tükenmeyen ve yasaklanmayan |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ne eksilir, ne men'edilir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 32,33. (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında, |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 28,29,30,31,32,33,34. (Onlar,) dikensiz sedir ağaçları ve (salkımları) dizili muz ağaçları içinde, yayılmış bir gölgede, çağlayan su (kenarların)da, tükenmeyen ve yasaklanmayan pek çok meyveler arasında ve yükseltilmiş döşeklerdedirler! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | 32,33. Ve tükenmeyen, yenmesi yasaklanmıyan birçok meyveler arasında, |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ne kesilmiş ve ne de men edilmiş(olan meyveler arasında). |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ki ne arkası kesilir, ne de onlardan esirgenir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Whose season is not limited, nor (supply) forbidden, |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Vâkıa Sûresi 33. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...