# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنَّا عَلٰٓى اَنْ نُرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-innâ ‘alâ en nuriyeke mâ ne’iduhum lekâdirûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Bizim, onları tehdit ettiğimiz azabı sana göstermeye elbette gücümüz yeter. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Biz, onlara yönelttiğimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şübhesiz ki siz, onlara yaptığımız vaîdi sana göstermeğe elbette kadiriz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hakîkat, biz onlara va'd (ve tehdîd) etdiğimizi sana göstermiye de elbette kaadiriz. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Ey Resûlüm!) Şübhesiz ki biz, onlara va'd etmekte olduğumuz (azâb)ı sana da göstermeye elbette gücü yetenleriz. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Ey Rasûlüm), onlara vaad ettiğimiz azabı sana göstermeğe elbette kadiriz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve şüphe yok ki, Biz onlara yapmış olduğumuz vaîdi sana göstermeğe elbette kadirleriz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlara vaad ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette gücümüz yeter. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And We are certainly able to show thee (in fulfilment) that against which they are warned. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 95. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ ...
Ankebût Sûresi 41-45. Ayetler ve Meali 41. "Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de b ...
Tuz sözlükte, “Suda eriyen, kokusuz, dili yakan bir tada sâhip, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billûrsu madde” demektir. Tuz kelimes ...