# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ ف۪يهَا كَالِحُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Telfehu vucûhehumu-nnâru vehum fîhâ kâlihûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ateş onların yüzlerine vurup yakacak da, dudakları çekildiği için orada dişleri sırıtmış, suratları çirkin ve gülünç bir halde kalıverecekler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ateş yüzlerini yalar, o halde ki içinde dişleri sırıtır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Cehennemin) ateş (i) yüzlerine vurub yakacak, orada onlar, dişleri sırıtıb, kalacakdır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ateş onların yüzlerini yalar ve onlar orada (dudakları ateşten büzülerek) dişleri sırıtmış bir hâldedirler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ateş yüzlerine çarpar. O halde ki, orada dişleri sırıtır durur. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ateş yüzlerini kavurur da onlar orada sırıtmış kalırlar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | The Fire will burn their faces, and they will therein grin, with their lips displaced. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 104. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...