# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Femen śekulet mevâzînuhu feulâ-ike humu-lmuflihûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O gün kimin iyilikleri tartıda ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Artık kimlerin (sevap) tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Böylece kimlerin tartıları ağır basarsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O zaman her kimin tartıları ağır gelirse işte onlar o felâh bulanlardır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Artık kimin (sevab) tartıları ağır gelirse onlar korkduklarından emîn, umduklarına nail olanların ta kendileridir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Artık (sevab cihetiyle) kimlerin tartıları ağır gelirse, işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O zaman (kıyamette) kimin hasenat tartıları ağır gelirse, işte onlar zafere kavuşacaklardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık kimin tartıları ağır gelirse işte felâh bulmuş olanlar, onlardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Kimin tartısı ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then those whose balance (of good deeds) is heavy,- they will attain salvation: |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 102. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...