# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ | |
Türkçe Okunuşu * | İn huve illâ raculun bihi cinnetun feterabbesû bihi hattâ hîn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “O olsa olsa delirmiş bir adamdır. Hele bir zamana kadar onu gözetleyip bekleyin, bakalım!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | «Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım.» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 24,25. Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Bu, sizin gibi bir insandan başka birşey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Allah dilemiş olsaydı melekler indirirdi. İlk atalarımızdan beri böyle birşey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Bu, ancak cinnet getirmiş bir adamdır. Öyle ise bir müddet onu gözetleyiniz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp (durumu) gözetleyin bakalım." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Her halde o öyle bir adam ki kendisinde bir cinnet var, binaenaleyh gözetin bunu bir zamana kadar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Kendisinde delilik olan bir adamdan başkası değildir o! Binâen'aleyh bir zamana kadar onu gözetleyin»! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Bu, sâdece kendisinde delilik bulunan bir adamdır; hele bir zamâna kadar onu bekleyin bakalım!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O, ancak kendisinde cinnet bulunan bir adamdır. Bu itibarla bir zamana kadar onu bekleyin (belki akıllanır).” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Bu başka değil, kendisinde cinnet bulunan bir erkek. Binaenaleyh O'nu bir zamana kadar gözetiniz.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Bu olsa olsa cinnet geçirmiş bir adamdır; en iyisi siz onu bir süre göz altında tutun.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (And some said): "He is only a man possessed: wait (and have patience) with him for a time." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 25. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 54. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 54. Ayet Arapça: وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَك ...
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...