# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا اَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَسْـَٔلِ الْعَٓادّ۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kâlû lebiśnâ yevmen ev ba’da yevmin fes-eli-l’âddîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar da: “Bir gün veya bir günden daha az bir süre kaldık; istersen sayanlara sor” diye cevap verecekler. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | «Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte sayanlara sor» derler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor” derler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. İşte bilenlere sor." derler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir gün veya bir günün birazı, sayanlara sor derler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Dediler (diyecekler): «Bir gün, yahud bir günün bir kısmı (müddetle) kaldık. Sayanlara sor şimdi». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Onlar:) “Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık; artık o sayanlara (hesab tutan o meleklere) sor!” derler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar derler ki: “- Bir gün, yahud bir günden az kaldık. İşte (hesab tutan meleklere) sayanlara sor.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Diyeceklerdir ki: «Ya bir gün veya bir günün birazı kadar kaldık.» İmdi sayanlara sor. |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Ya bir gün, ya da günün bir bölümü kadar,” derler. “Onun hesabını tutanlara sor.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They will say: "We stayed a day or part of a day: but ask those who keep account." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 113. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَّذ۪ينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا عَلَى الْاٰخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ...
“Sen elbette büyük ahlâk sahibisin.” (Kalem sûresi (68), 4) Allah Teâlâ en güzel şekilde yaratıp kendisine en güzel ahlâkı öğrettiği sevgili p ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ ...
Ankebût Sûresi 41-45. Ayetler ve Meali 41. "Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve yardımcı edinenlerin hâli, örümceğin hâline benzer. Örümcek de b ...
Tuz sözlükte, “Suda eriyen, kokusuz, dili yakan bir tada sâhip, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billûrsu madde” demektir. Tuz kelimes ...