# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Elem tekun âyâtî tutlâ ‘aleykum fekuntum bihâ tukeżżibûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Âyetlerim size okunuyordu da, siz onları hep yalanlıyordunuz, değil mi? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi? |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Allah, “Âyetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?” der. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Allah Teâlâ,) Size âyetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi?... der. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Değil mi idi âyetlerim size okunuyor du siz onları tekzib ediyordunuz? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Onlara şöyle denilecek:) Karşınızda âyetlerim okunurken onları tekzîb eden siz değil miydiniz? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Allah onlara buyurur ki:) “Âyetlerim size okunuyordu da (siz) onları yalanlıyordunuz değil mi?” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Allah, o kâfirlere şöyle buyuracak): “-Size (dünyada) ayetlerim (Kur'an) okunurken, onları inkâr eden siz değilmi idiniz?” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Değil mi ki Benim âyetlerim size karşı tilâvet ediliyordu da siz onları tekzîp ediyordunuz.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Âyetlerim size okunurken siz onları yalanlıyordunuz, öyle değil mi? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "Were not My Signs rehearsed to you, and ye did but treat them as falsehood?" |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mü'minûn Sûresi 105. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...