# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يدًاۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Żernî vemen ḣalaktu ve hîdâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O azgın inkârcıyı sen bana bırak ki, onu önce âciz, malsız, mülksüz, yapayalnız yarattım. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 11, 12, 13, 14. Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bırak bana o herifi ki yarattım da tem tek |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 11,12,13,14. Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Tek olarak yarattığım şu kimseyi ise, bana bırak! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Mal ve evlâdsız olarak) tek başına yarattığım o kâfiri (Velid İbni Muğîre'yi) bana bırak. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Bırak bana o tek başına yarattığım şahsı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Tek başına yarattığım kimseyi Bana bırak. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Leave Me alone, (to deal) with the (creature) whom I created (bare and) alone!- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Müddessir Sûresi 11. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Kur’ân’ı tâne tâne oku.” (el-Müzzemmil, 4) KUR’AN’I YÜZÜNDEN DOĞRU BİR ŞEKİLDE OKUMAK Hadîs-i şerîfte de Kur’ân’ı güzel ...