Müddessir Sûresi 11-25. Ayet Tefsiri


11-25 / 56


Müddessir Sûresi Hakkında

Müddessir sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 56 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve “örtüsüne bürünmüş” mânasına gelen اَلْمُدَّثِّرُ (müddessir) kelimesinden alır. Müshaf tertibine göre 74, iniş sırasına göre 4. sûredir.

Müddessir Sûresi Konusu

Resûlullah (s.a.s.)’e, kalkıp insanları uyarması vazifesi verilir. Bunu yapabilmek için sahip olması gereken ahlâkî vasıflar telkin edilir. Sonra Kur’an’ı inkâr edip Peygamber’e karşı gelenlerin kalbî, zihnî ve ahlâkî yapıları tasvir edilerek, bunları cehennemde bekleyen azap hatırlatılır.

Müddessir Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Müzzemmil sûresinden önce indiğini söyleyenler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXIX, 292).

ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يدًاۙ ﴿١١﴾
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًاۙ ﴿١٢﴾
وَبَن۪ينَ شُهُودًاۙ ﴿١٣﴾
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْه۪يدًاۙ ﴿١٤﴾
ثُمَّ يَطْمَعُ اَنْ اَز۪يدَۙ ﴿١٥﴾
كَلَّاۜ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَن۪يدًاۜ ﴿١٦﴾
سَاُرْهِقُهُ صَعُودًاۜ ﴿١٧﴾
اِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَۙ ﴿١٨﴾
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿١٩﴾
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿٢٠﴾
ثُمَّ نَظَرَۙ ﴿٢١﴾
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ ﴿٢٢﴾
ثُمَّ اَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَۙ ﴿٢٣﴾
فَقَالَ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُۙ ﴿٢٤﴾
اِنْ هٰذَٓا اِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِۜ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır 11: O azgın inkârcıyı sen bana bırak ki, onu önce âciz, malsız, mülksüz, yapayalnız yarattım.
Karşılaştır 12: Sonra ona geniş bir servet verdim.
Karşılaştır 13: Ve gözünün önünde dolaşan, dizinin dibinden ayrılmayan oğullar…
Karşılaştır 14: Hayatın bütün nimet ve güzelliklerini önüne serdim.
Karşılaştır 15: Hâlâ da utanmadan hırsla bu nimetleri daha artırmamı istiyor.
Karşılaştır 16: Hayır! Hiç heveslenmesin! Çünkü o bizim âyetlerimiz karşısında tam bir inatçı kesildi.
Karşılaştır 17: Ben de onu sarp mı sarp bir yokuşa süreceğim!
Karşılaştır 18: Zira o Kur’an hakkında ne diyeceğini uzun uzun düşündü, taşındı, ölçtü biçti.
Karşılaştır 19: Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!
Karşılaştır 20: Hay kahrolası, nasıl, nasıl da ölçtü biçti!
Karşılaştır 21: Sonra çok önemli bir söyleyecekmiş tavırlarıyla şöyle bir bakındı.
Karşılaştır 22: Derken suratını astı ve kaşlarını çattı…
Karşılaştır 23: Sonunda gerçeğe arkasını döndü, kibrine yenik düştü.
Karşılaştır 24: “Bu Kur’an” dedi, “olsa olsa eski zamanlardan beri büyücülerin nakledegeldiği çok etkili bir büyüden ibarettir.”
Karşılaştır 25: “Bu bir insan sözünden başka bir şey değildir!”

TEFSİR:

Rivayete göre bu âyet-i kerîmeler, müşriklerin liderlerinden Velid b. Muğîre hakkında nâzil olmuştur. Ancak sebep bu olsa da, âyet-i kerîmeler Peygamberimiz (s.a.s.) ve Kur’ân-ı Kerîm karşısında kıyâmete kadar aynı inkârcı tavrı sergileyen her kâfiri hedef almaktadır. Velid’le alakalı kaynaklarımızda yer alan şu hâdise, bu âyet grubunun daha kolay ve güzel bir şekilde anlaşılmasını sağlayacak keyfiyettedir:

Velîd b. Muğîre, birgün Resûlullah (s.a.s.)’in yanına gidip kendisine Kur’ân okumasını istemişti. Allah Resûlü (s.a.s.) ona:

“Şüphesiz Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir” (Nahl 16/90) âyetini tilâvet etti. Velîd:

“–Bunu bana bir daha oku!” dedi. Peygamberimiz âyeti tekrar okuyunca, Velîd:

“–Vallahi, bu sözde öyle bir tatlılık, öylesine bir güzellik ve parlaklık var ki, dalları bol yemişli, kökü sulak, yemyeşil bir ağaca benziyor. bir insanın böyle bir söz söylemesi mümkün değildir. Hiç şüphesiz bu söz her şeye üstün gelir. Ona ise hiçbir şey gâlip gelemez, muhâliflerini mutlaka mağlup eder” demekten kendini alamadı. Hayretler içinde kalan Velîd, kalkıp Hz. Ebubekir’in evine gitti ve ona Kur’ân-ı Kerîm hakkında birtakım sorular sordu. Sonra Kureyşlilerin yanına giderek:

“–Ebû Kebşe’nin oğlunun söylediği şeyler, doğrusu hayrete şâyandır! Vallahi o ne şiir, ne sihir, ne de bir deli saçmasıdır! O’nun söylediği, hiç şüphesiz Allah kelâmıdır” dedi. Onun bu sözleri Ebû Cehil’e ulaşınca:

“−Vallahi Velîd dîninden dönecek olursa bütün Kureyş de dîninden döner” dedi ve hemen yanına giderek:

“−Ey amca! Kavmin sana vermek üzere mal topluyorlar. Muhammed’e gitmiş ve ondan bir şeyler istemişsin galibâ” dedi. Velîd:

“−Kureyş beni iyi bilir, onların en zengini benim” dedi. Ebû Cehil:

“−O hâlde Muhammed hakkında öyle bir şey söyle ki, senin O’nu inkâr ettiğini ve O’ndan hoşlanmadığını kavmin bilsin” dedi. Velîd:

“–Ne söyleyeyim? Vallahi, içinizde şiiri, recezi ve kasîdeyi benden daha iyi bilen kimse yoktur. O’nun söyledikleri bunlardan hiçbirine benzemiyor. Vallahi, Muhammed’den az önce öyle bir söz dinledim ki, ne insan sözü ne de cin sözüne benziyordu. Onun muhteşem bir tatlılığı ve hoşluğu var” dedi. Ebû Cehil ısrâr ederek:

“−Kavmin, O’nun aleyhinde bir şey söylemediğin müddetçe senden râzı olmayacak” dedi. O da:

“−Bırak beni, biraz düşüneyim” dedi. Sonra da:

“Bu Kur’an olsa olsa eski zamanlardan beri büyücülerin nakledegeldiği çok etkili bir büyüden ibarettir. Bu bir insan sözünden başka bir şey değildir!” (Müddessir 74/24-25) hezeyânında bulundu. (bk. Hâkim, el-Müstedrek, II, 550/3872; Taberî,  Câmi‘u’l-beyân, XXIX, 195-196; Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 468)

İşte hususiyle 18-25. âyetler onun, gönlündeki gerçek düşünceyi bastırmaya çalışarak Kur’an hakkında karar verip bir şeyler söyleme sürecinde yaşadığı sıkıntılı ruh halini, yüz ve kaş hareketlerini, şekilden şekle girişini son derece tesirli tasvirî bir üslup ile gözler önüne serer. Fakat çektiği bu kadar zihnî, kalbî ve ruhî sıkıntıdan sonra ulaştığı netice çok berbat bir netice olmuş, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu reddederek kendini ebedî bir hüsranın, son derece yakıcı bir ateşin içine yuvarlamıştır:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...