# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْه۪يدًاۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve mehhedtu lehu temhîdâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Hayatın bütün nimet ve güzelliklerini önüne serdim. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 11, 12, 13, 14. Tek olarak yaratıp, kendisine geniş servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisi için (nimetleri önüne) serdikçe serdiğim o kimseyi bana bırak! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hem ona büyük imkânlar sağladım. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hem kendisine bir döşeyip döşedim |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 11,12,13,14. Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 14,15. Hem ona (dünya ni'metlerini) yaydıkça yaydım! Sonra (daha da) artırmamı hırsla istiyor! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Ona nimet döşedim de döşedim... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve onun için bir döşemekle döşeyiverdim. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Herşeyi önüne serdim. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | To whom I made (life) smooth and comfortable! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Müddessir Sûresi 14. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...