Müddessir Sûresi 31. Ayet Tefsiri


31 / 56


Müddessir Sûresi Hakkında

Müddessir sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 56 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve “örtüsüne bürünmüş” mânasına gelen اَلْمُدَّثِّرُ (müddessir) kelimesinden alır. Müshaf tertibine göre 74, iniş sırasına göre 4. sûredir.

Müddessir Sûresi Konusu

Resûlullah (s.a.s.)’e, kalkıp insanları uyarması vazifesi verilir. Bunu yapabilmek için sahip olması gereken ahlâkî vasıflar telkin edilir. Sonra Kur’an’ı inkâr edip Peygamber’e karşı gelenlerin kalbî, zihnî ve ahlâkî yapıları tasvir edilerek, bunları cehennemde bekleyen azap hatırlatılır.

Müddessir Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Müzzemmil sûresinden önce indiğini söyleyenler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXIX, 292).

وَمَا جَعَلْنَٓا اَصْحَابَ النَّارِ اِلَّا مَلٰٓئِكَةًۖ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ اِلَّا فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُواۙ لِيَسْتَيْقِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا ا۪يمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًاۜ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلَّا هُوَۜ وَمَا هِيَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْبَشَرِ۟ ﴿٣١﴾
Karşılaştır 31: Biz cehennem bekçilerini meleklerden seçtik. Onların sayısını da kâfirler için bir imtihan sebebi yaptık. Böylelikle istedik ki, kendilerine kitap verilenler iyice inansın; mü’minler de imanlarında daha da derinleşsin. Ehl-i kitap ve mü’minler şüpheye düşmesin. Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler ise: “Acaba sizin inandığınız Allah bu misâlle ne anlatmak istiyor?” diye sorsun. Allah dilediğini böyle saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka kimse bilemez. Haber verilen bu korkunç cehennem ateşi, insanlık için bir uyarı ve hatırlatmadan ibarettir.

TEFSİR:

Cehennem bekçilerinin sayısı on dokuzdur. Bunların durumu hakkında âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Ey iman edenler! Hem kendinizi hem de ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o müthiş cehennem ateşinden koruyun! Onun başında, Allah’ın emirlerine asla karşı gelmeyen ve kendilerine verilen her emri eksiksiz yerine getiren son derece acımasız, güçlü ve sert tabiatlı melekler vardır.” (Tahrim 66/6)

Bunlar, cehenneme sahip olan, onu koruyan, cehennem ve cehennemliklerle alakalı tüm faaliyetleri yürüten zebânî meleklerdir. Başkanları “Mâlik”tir. (bk. Zuhruf 43/77)

Rivayete göre cehennem üzerinde on dokuz bekçinin olduğunu bildiren âyet-i kerîme inince Kureyş liderleri bu sayı ile alay ettiler. Ebu Cehil:

“- Ben Ebu Kebşe’nin oğlunun[1] size cehennem bekçilerinin on dokuz olduğunu haber verdiğini duyuyorum. Sizler ise demir gibi pehlivanlarsınız. Her on kişiniz onlardan birinin hakkından gelemez mi?” dedi.

İçlerinden pençesi pek kuvvetli ve yırtıcı bir adam olan Ebu’l-Eşed el-Cumahî:

“- Ben sizin yerinize onlardan on yedisinin hakkından gelirim, siz de benim için ikisinin hakkından geliverin” dedi. Bunun üzerine 31. âyet nâzil olup, bunların insan gücü yetecek adamlar değil, melekler olduğu haber verildi. (bk. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXX, 179)

Kur’ân-ı Kerîm’in cehennemle alakalı verdiği bu gaybî haber karşısında sergiledikleri tavır itibariyle âyet-i kerîme dört grup insana işaret eder:

  Ehl-i kitap, cehennemin meleklerden on dokuz bekçisinin olduğu bilgisinin, Tevrat ve İncil’den öğrendikleri bilgiye uygun olduğunu görüp kesin bir şekilde inanırlar.

  Mü’minlerin, bu gerçeği duyunca Allah’a ve âhirete olan imanları artar. Zira inen her yeni âyete iman, imanın artmasına sebep olmaktadır.

Her iki grup da, hem Ehl-i kitap hem de mü’minler, Kur’an’ın haber verdiklerinden veya onun Allah’ın kelamı olduğundan şüphe duymazlar.

  Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler alaylı alaylı: “Allah bununla ne demek istiyor?” diyerek Kur’an’ın verdiği haberleri inkâr ederler.

Görüldüğü üzere, Kur’ân-ı Kerîm ve onun verdiği bilgiler, bir kısım insanlar için inanma, imanlarını derinleştirme ve doğru yolu bulma vesilesi olurken, diğer bir kesim için küfür ve sapıklık sebebi olmaktadır. Bu, kişinin, Allah Teâlâ’nın insanları uyarmak için gönderdiği ilâhî buyrukları, öğüt ve hatırlatmaları dikkate alıp almamasına, onları samimi bir niyetle ve can kulağıyla dinleyip dinlememesine göre ortaya çıkacak bir neticedir. Zira Allah’ın ordularının sayısını yine O’ndan başka kimse bilemez.[2] Kulun kararına göre o orduların ilgili kısmı Allah’ın izniyle harekete geçer, vazifelerini yapar ve neticeyi ortaya çıkarırlar. Bu sebeple kulun iradesi, o iradenin yöneldiği istikâmet, kalpte oluşan niyet ve karar, aslında onun ebedi hayatının mâhiyetini belirler. Çünkü kulun sorumluluğu, onun cüz’i iradesi üzerine terettüp eder. Bunun için Yüce Rabbimiz bir kısım varlıklara yemin ederek insana bu sorumluluğunu hatırlatmak üzere şöyle buyuruyor:

[1] Peygamberimiz (s.a.s.)’i kastediyor.

[2] Resûlullah (s.a.s.)’in şu hadis-i şerifi, Rabbimizin ordularının çokluğunu ifade açısından çok dikkat çekicidir: “Şüphesiz ben sizin görmediklerinizi görüyor ve biliyorum. Gökyüzü gıcırdayıp inledi; gıcırdayıp inlemekte de haklıdır. Zira gökyüzünde, alnını Allah’a secde için koymuş bir meleğin bulunmadığı dört parmaklık bile boş yer yoktur. Allah’a yemin ederim ki, eğer benim bildiklerimi sizler bilmiş olsaydını az güler, çok ağlardınız. Yataklarda kadınlardan zevk alamazdınız. Yüksek sesle Allah’a yalvararak yollara ve kırlara çıkardınız.” (Tirmizî, Zühd 9; İbn Mâce, Zühd 19)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...