يَٓا اَيُّهَا الْمُدَّثِّرُۙ ﴿١﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 4:
Giydiklerini temiz tut.
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْۙ ﴿٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 5:
Kötü şeyleri terke devam et.
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْۙ ﴿٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 6:
Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.
وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُۙ ﴿٦﴾
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْۜ ﴿٧﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 8:
8,9,10. Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.
فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ ﴿٨﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 9:
8,9,10. Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.
فَذٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَس۪يرٌۙ ﴿٩﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 10:
8,9,10. Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.
عَلَى الْكَافِر۪ينَ غَيْرُ يَس۪يرٍ ﴿١٠﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 11:
11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.
ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يدًاۙ ﴿١١﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 12:
11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًاۙ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 13:
11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.
Karşılaştır Müddessir Sûresi 14:
11,12,13,14. Tek olarak yaratıp kendisine bol bol mal, çevresinde bulunan oğullar verdiğim ve nimetleri yaydıkça yaydığım o kimseyi Bana bırak.
وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْه۪يدًاۙ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 15:
Bir de verdiğim nimetten artırmamı umar;
ثُمَّ يَطْمَعُ اَنْ اَز۪يدَۙ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 16:
Hayır; hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı son derece inatçıdır.
كَلَّاۜ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَن۪يدًاۜ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 17:
Onu sarp bir yokuşa sardıracağım.
سَاُرْهِقُهُ صَعُودًاۜ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 18:
Çünkü o, düşündü, ölçtü biçti;
اِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَۙ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 19:
Canı çıkası, ne biçim ölçüp biçti!
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 20:
Canı çıkası; sonra yine ne biçim ölçüp biçti!
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 22:
Sonra kaşlarını çattı, suratını aştı;
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 23:
Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı.
ثُمَّ اَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَۙ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 24:
24,25. "Bu sadece öğretilegelen bir sihirdir. Bu Kuran yalnızca bir insan sözüdür" dedi.
فَقَالَ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُۙ ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 25:
24,25. "Bu sadece öğretilegelen bir sihirdir. Bu Kuran yalnızca bir insan sözüdür" dedi.
اِنْ هٰذَٓا اِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِۜ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 26:
İşte bu adamı yakıcı bir ateşe yaslayacağım.
Karşılaştır Müddessir Sûresi 27:
Yakıcı ateşin ne olduğunu sen nerden bilirsin?
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا سَقَرُۜ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 28:
O, ne geri bırakır ne de azabdan vazgeçer.
لَا تُبْق۪ي وَلَا تَذَرُۚ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 29:
İnsanın derisini kavurur;
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 30:
Orada ondokuz bekçi vardır.
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَۜ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 31:
Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da imanlarının artmasını sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: "Allah bu misalle neyi muradetti?" desinler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu, insanoğluna bir öğütten ibarettir.
وَمَا جَعَلْنَٓا اَصْحَابَ النَّارِ اِلَّا مَلٰٓئِكَةًۖ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ اِلَّا فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُواۙ لِيَسْتَيْقِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا ا۪يمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًاۜ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلَّا هُوَۜ وَمَا هِيَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْبَشَرِ۟ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 32:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
Karşılaştır Müddessir Sûresi 33:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
وَالَّيْلِ اِذْ اَدْبَرَۙ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 34:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
وَالصُّبْحِ اِذَٓا اَسْفَرَۙ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 35:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
اِنَّهَا لَاِحْدَى الْكُبَرِۙ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 36:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
نَذ۪يرًا لِلْبَشَرِۙ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 37:
32,33,34,35,36,37. Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.
لِمَنْ شَٓاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَتَقَدَّمَ اَوْ يَتَاَخَّرَۜ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 38:
Herkes kazancına bağlı bir rehindir;
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَه۪ينَةٌۙ ﴿٣٨﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 39:
39,40,41,42,. Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.
اِلَّٓا اَصْحَابَ الْيَم۪ينِۜۛ ﴿٣٩﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 40:
39,40,41,42,. Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.
ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ يَتَسَٓاءَلُونَۙ ﴿٤٠﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 41:
39,40,41,42,. Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.
عَنِ الْمُجْرِم۪ينَۙ ﴿٤١﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 42:
39,40,41,42,. Ancak, defteri sağdan verilenler böyle değildir; onlar cennettedirler. Suçlulara: "Sizi bu yakıcı ateşe sürükleyen nedir?" diye sorarlar.
مَا سَلَكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ ﴿٤٢﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 43:
Onlar derler ki: "Namaz kılanlardan değildik."
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلّ۪ينَۙ ﴿٤٣﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 44:
"Düşkün kimseyi doyurmuyorduk."
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْك۪ينَۙ ﴿٤٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 45:
"Batıla dalanlarla biz de dalardık."
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَٓائِض۪ينَۙ ﴿٤٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 46:
"Ceza gününü yalanlardık."
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۙ ﴿٤٦﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 47:
"Ölüm bize o haldeyken geldi."
حَتّٰٓى اَتٰينَا الْيَق۪ينُۜ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 48:
Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.
فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَۜ ﴿٤٨﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 49:
Öyleyken, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çeviriyorlar?
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِض۪ينَۙ ﴿٤٩﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 50:
50,51. Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.
كَاَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌۙ ﴿٥٠﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 51:
50,51. Aslandan ürkerek kaçan yabani merkeplere benzerler.
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍۜ ﴿٥١﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 52:
Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister.
بَلْ يُر۪يدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ اَنْ يُؤْتٰى صُحُفًا مُنَشَّرَةًۙ ﴿٥٢﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 53:
Hayır; daha doğrusu ahiretten korkmazlar.
كَلَّاۜ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْاٰخِرَةَۜ ﴿٥٣﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 54:
Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür.
كَلَّٓا اِنَّهُ تَذْكِرَةٌۚ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 55:
Dileyen kimse öğüt alır.
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۜ ﴿٥٥﴾
Karşılaştır Müddessir Sûresi 56:
Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.
وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ﴿٥٦﴾