# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاخْتَلَفَ الْاَحْزَابُ مِنْ بَيْنِهِمْۚ فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ مَشْهَدِ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Faḣtelefe-l-ahzâbu min beynihim(s) feveylun lilleżîne keferû min meşhedi yevmin ‘azîm(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Sonra yahudi ve Hristiyan fırkalar, İsa hakkında kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Artık gerçeğin ortaya çıkacağı o büyük gününün duruşmasında vay o kâfirlerin hâline! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline! |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (Fakat Hristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için vay kâfirlerin hâline! |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ne var ki, fırkalar (yahudi ve Hristiyanlar) kendi aralarında ihtilafa düştüler. O büyük (dehşetli) günü görecek kâfirlerin vay haline! |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Sonra hizibler kendi aralarında ıhtilâfa düştüler, artık büyük bir günün görülecek hâilesinden veyl o küfredenlere |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sonra fıkralar kendi aralarında ihtilâf etdi. Artık görecekleri büyük bir günün çetin azâbı o kâfirlerindir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Sonra (yahudi ve hristiyan) topluluklar kendi aralarında ihtilâfa düştü. Artık büyük gün(ün dehşeti) görüldüğü vakit o inkâr edenlerin vay hâline! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Sonra fırkalar (Hristiyanlarla Yahudiler) kendi aralarında ihtilafa düştüler. Artık görülecek bir büyük günün (kıyametin) azabı, o küfredenlere olsun. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Sonra fırkalar kendi aralarında ihtilâfa düştüler. Artık görülecek günün en şiddetli azabı, kâfir olan kimseler içindir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Fakat çeşitli topluluklar onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. O büyük gün görüldüğünde, kâfirlerin başına gelecek var! |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But the sects differ among themselves: and woe to the unbelievers because of the (coming) Judgment of a Momentous Day! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meryem Sûresi 37. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...