# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْمًاۙ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلًا | |
Türkçe Okunuşu * | Hattâ iżâ beleġa beyne-sseddeyni vecede min dûnihimâ kavmen lâ yekâdûne yefkahûne kavlâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Nihâyet karşılıklı iki büyük set gibi yükselen dağların arasına ulaşınca, onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayacak kadar konuşma bilmeyen bir topluluğa rastladı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Tâ iki sedd arasına vardığı vakit önlerinde bir kavm buldu ki hemen hemen söz anlayacâk bir halde değil gibi idiler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Nihayet iki dağ arasına ulaşdığı zaman onların önünde hemen hiç bir söz anlamaz bir kavm buldu. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Nihâyet iki dağ arasına varınca, bunların önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan ve anlayış cihetiyle) hemen hemen söz anlamayacak bir hâlde idiler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan'daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Vaktâ ki, iki dağın arasına kavuştu, onların yakınında bir kavim buldu ki, söz anlayabilmeye yaklaşacak bir halde değildiler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Nihayet iki dağ arasına geldiğinde, onun önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir kavme rastgeldi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Until, when he reached (a tract) between two mountains, he found, beneath them, a people who scarcely understood a word. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kehf Sûresi 93. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
İsra suresinin 32. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 32. Ayet Arapça: وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا İs ...
İsra suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 23. Ayet Arapça: وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِح ...
Hadîd sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, 25. âyette geçen ve “demir” mânasına gelen اَلْحَد۪يدُ (hadîd) kelimesinden alır. Mushaf t ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنّ ...
İsra suresinin 1. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 1. Ayet Arapça: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّك ...