# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَت۪يمَيْنِ فِي الْمَد۪ينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنْزٌ لَهُمَا وَكَانَ اَبُوهُمَا صَالِحًاۚ فَاَرَادَ رَبُّكَ اَنْ يَبْلُغَٓا اَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنْزَهُمَاۗ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۚ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ اَمْر۪يۜ ذٰلِكَ تَأْو۪يلُ مَا لَمْ تَسْطِعْ عَلَيْهِ صَبْرًاۜ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Veemmâ-lcidâru fekâne liġulâmeyni yetîmeyni fî-lmedîneti vekâne tahtehu kenzun lehumâ vekâne ebûhumâ sâlihan feerâde rabbuke en yebluġâ eşuddehumâ veyestaḣricâ kenzehumâ rahmeten min rabbik(e)(c) vemâ fe’altuhu ‘an emrî(c) żâlike te/vîlu mâ lem testi’ ‘aleyhi sabrâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Doğrulttuğum duvar ise o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında da o çocuklara ait gömülü bir hazine bulunuyordu. Babaları da sâlih bir kişiydi. Böylece Rabbin o iki çocuğun olgunluk çağına ulaşıp kendilerine ait o hazineyi çıkarmalarını istedi. Bunların her biri Rabbinden birer rahmet tezahürüdür; yoksa bunları kendiliğimden yapmış değilim. İşte sabretmeye tahammül gösteremediğin hâdiselerin iç yüzü bundan ibarettir.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | «Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Duvar ise, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı; babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların erginlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarmalarını istedi. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte dayanamadığın işlerin içyüzleri budur." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzleri budur." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Gelelim divara: şehir de iki yetîm oğlanın idi, altında onlar için saklanmış bir defîne vardı ve babaları salih bir zat idi, onun için rabbın irade buyurdu ki ikisi de rüştlerine ersinler ve defînelerini çıkarsınlar, hep bunlar rabbından bir rahmet olarakdır ve ben hiç birini kendi re'yimden yapmadım ve işte senin sabredemediğin şeylerin te'vili |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Dıvara gelince: Bu, o şehirde iki yetîm oğlancığındı. Altında da onlara âid bir defîyne vardı. Babaları iyi bir adamdı. Binâen'aleyh Rabbin diledi ki ikisi de rüşdlerine ersinler, definelerini çıkarsınlar. (Bu), Rabbimden bir merhametdi. Ben bunu kendi re'yimle yapmadım. İşte üzerlerinde sabredemediğin şeylerin iç yüzü»! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “O duvar ise, işte o şehirde bulunan iki yetim erkek çocuğa âid idi; ve onun (o duvarın) altında, kendilerine âid bir hazîne vardı; babaları da sâlih bir kimseydi. Böylece Rabbin, onların (o iki çocuğun) güçlerinin kemâle ermesini ve Rabbinden bir rahmet olarak(o yaşa geldiklerinde) kendi hazînelerini çıkarmalarını diledi! (Ben) bunu kendiliğimden de yapmadım! (Rabbim bana emir buyurdu!) İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Duvara gelince, duvar şehirde iki yetim oğlanındı. Duvarın altında, bu oğlanlar için saklı bir define vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Onun için Rabbin diledi ki, ikisi de rüşdlerine ersinler ve definelerini çıkarsınlar. Bu, Rabbinden bir merhamet idi. Ben, bunları kendi görüşümle yapmadım (Allah'ın emriyle yaptım). İşte senin sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Duvara gelince, şehirde iki yetim oğlanındı. Altında ise onlara ait bir hazine var idi. Babaları da sâlih bir kimse idi. Artık Rabbin diledi ki onlar sinn-i rüşte ersinler de hazinelerini çıkarıversinler. (Bu) Rabbinden bir rahmet olarak (böyle yapılmıştır). Ve onu kendi reyimle yapmış olmadım. İşte bu, üzerine sabra takat getiremediğin şeyin izahıdır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Duvara gelince, o da şehirdeki iki yetim çocuğa aitti ve altında onlara ait bir hazine saklıydı. Çocukların babaları da iyi ve hayırlı bir kimseydi. Rabbin, yetimlerin yetişkin çağa ulaştıklarında o hazineyi çıkarmalarını murad etti. Bu Rabbinden bir rahmettir; yoksa kendi başıma yapmadım. İşte bunlar, benim beraberliğimde tahammül edemediğin şeylerin yorumudur.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "As for the wall, it belonged to two youths, orphans, in the Town; there was, beneath it, a buried treasure, to which they were entitled: their father had been a righteous man: So thy Lord desired that they should attain their age of full strength and get out their treasure - a mercy (and favour) from thy Lord. I did it not of my own accord. Such is the interpretation of (those things) over which thou wast unable to hold patience." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Kehf Sûresi 82. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ Asla Allah’ın âyetlerini yalan ...
Ayet-i kerimede buyrulur: فَقَالُوا عَلَى اللّٰهِ تَوَكَّلْنَاۚ رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَۙ وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۙ وَاُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْم ...