# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَلَمَّا دَخَلُوا عَلَيْهِ قَالُوا يَٓا اَيُّهَا الْعَز۪يزُ مَسَّنَا وَاَهْلَنَا الضُّرُّ وَجِئْنَا بِبِضَاعَةٍ مُزْجٰيةٍ فَاَوْفِ لَنَا الْكَيْلَ وَتَصَدَّقْ عَلَيْنَاۜ اِنَّ اللّٰهَ يَجْزِي الْمُتَصَدِّق۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Felemmâ deḣalû ‘aleyhi kâlû yâ eyyuhâ-l’azîzu messenâ veehlenâ-ddurru veci/nâ bibidâ’atin muzcâtin feevfi lenâ-lkeyle vetesaddek ‘aleynâ(s) inna(A)llâhe yeczî-lmutesaddikîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Varıp yine Yûsuf’un huzuruna çıktılar: “Ey Azîz!” dediler. “Kıtlık yüzünden biz de, çoluk çocuğumuz da perişan olduk. Bu defa çok az bir erzak bedeli getirebildik. Ne olur, sen bize yine erzakımızı tam ölçek ver; ayrıca bize bir miktar da bağışta bulun. Şüphesiz Allah, fazladan iyilikte bulunanları bol bol mükâfatlandırır.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Yusuf'un yanına girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kıtlık bastı ve biz değersiz bir sermaye ile geldik. Hakkımızı tam ölçerek ver. Ayrıca bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Kardeşleri vezirin yanına vardıklarında: "Ey Vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz darlığa uğradık; pek değersiz bir malla geldik; ölçeği bize tam yap ve sadaka ver; Allah sadaka verenleri şüphesiz mükafatlandırır" dediler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına girdiklerinde, “Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır” dediler. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Sonra (Mısır'a gidip) onun huzuruna girince, dediler ki: "Ey şanlı vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz sıkıntı içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek (zahire) ver, ayrıca sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandırır." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunun üzerine vataki huzuruna girdiler, ey şanlı Azîz, dediler: bize ve ıyalimize zaruret messeti, pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile de geldik, yine bizi tam ölçü ver ve bize tesadduk buyur, çünkü Allah, tasadduk edenlere mükâfatını verir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bunun üzerine (Ya'kubun oğulları tekrar Mısıra gidib Yuusufun) huzuruna girdikleri zaman dediler ki: «Ey azîz, bizi de, ailemizi de darlık basdı. Pek ehemmiyyetsiz bir sermâye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver. Hakkımızda ayrıca lütufkârlık da et. Zîrâ Allah lûtufkârları mükâfatlandırır». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine (kardeşleri tekrar Mısır'a gelip Yûsuf'un) huzûruna girdiklerinde dediler ki: “Ey azîz! Bize ve âilemize zarûret (kıtlık ve açlık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermâye ile geldik; (sen) yine de bize ölçeği tam olarak ver ve bize(ayrıca) bağışta bulun! (Bize fazladan erzak ver ve kardeşimiz Bünyâmin'i bize lûtfet!)Muhakkak ki Allah, sadaka verenleri mükâfâtlandırır.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunun üzerine Yâkub'un oğulları Mısıra gidip Yûsuf'un huzuruna varınca şöyle dediler: “- Ey Vezir! Bize ve ailemize zaruret ve ihtiyaç çöktü; çok kıymetsiz bir sermaye ile de geldik. Yine bize tam ölçek zahire ver; ayrıca sadaka da ihsan et. Şüphe yok ki Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Vaktâ ki, O'nun huzuruna girdiler. Dediler ki: «Ey azîz! Bizi de, ailemizi de zaruret kapladı ve bir değersiz sermaye ile gelmiş olduk. Artık bize ölçüyü tamamla, ve bize tasaddukta bulun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ tasaddukta bulunanları mükâfaata erdirir.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Yusuf'un huzuruna girdiklerinde, “Ey Aziz,” dediler. “Biz ve ailemiz darlığa düştük; bu defa pek az bir sermaye ile gelebildik. Sen bize yine erzakımızı tam ver de üstü senin bağışın olsun. Allah bağışta bulunanları muhakkak ödüllendirir.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then, when they came (back) into (Joseph´s) presence they said: "O exalted one! distress has seized us and our family: we have (now) brought but scanty capital: so pay us full measure, (we pray thee), and treat it as charity to us: for Allah doth reward the charitable." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 88. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَخْبَتُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْۙ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...
Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...