# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ۚ فَلَمَّا جَٓاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ اِلٰى رَبِّكَ فَسْـَٔلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ الّٰت۪ي قَطَّعْنَ اَيْدِيَهُنَّۜ اِنَّ رَبّ۪ي بِكَيْدِهِنَّ عَل۪يمٌ | |
Türkçe Okunuşu * | Vekâle-lmeliku-/tûnî bih(i)(s) felemmâ câehu-rrasûlu kâle-rci’ ilâ rabbike fes-elhu mâ bâlu-nnisveti-llâtî katta’ne eydiyehun(ne)(c) inne rabbî bikeydihinne ‘alîm(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Bunu duyan kral: “Yûsuf’u bana getirin” diye emretti. Kralın elçisi yanına gelince Yûsuf ona: “Hayır, önce efendine dön de, şaşkınlıkla ellerini kesen o kadınlarla ilgili gerçeğin ne olduğunu ona bir soruver. Doğrusu benim Rabbim, onların sinsi tuzaklarını çok iyi bilir” dedi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: «Onu bana getirin!» Elçi, Yusuf'a geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: «Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir.» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Hükümdar: "Onu bana getirin" dedi. Yusuf'a elçi gelince, "Efendine dön, kadınlar niçin ellerini kesmişlerdi bir sor; doğrusu Rabbim onların hilesini bilir" dedi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanına gelince, Yusuf ona dedi ki: "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalım, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphe yok ki, Rabbim, onların oyunlarını çokiyi bilir." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunu duyan Melik de getirin bana onu, bunun üzerine ona gönderilen adem gelince, haydi Efendine dön de sor ona: o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş, şüphe yok ki rabbim onların hiylelerine alîmdir dedi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Bunu duyan) padişah dedi ki: «Onu (Yuusufu) bana getirin». Bunun üzerine ona elçi gelince: «Efendine dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi, kendisine sor. Şübhe yok ki benim Rabbim onların fendini hakkıyle bilicidir» dedi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Elçi bu ta'bîri anlatınca) bunun üzerine hükümdar: “Onu bana getirin!” dedi. Nihâyet elçi kendisine gelince, (Yûsuf, hakkındaki ittihâmı gidermek için bu da'vete hemen icâbet etmedi ve ona) şöyle dedi: “Efendine dön de ona sor; ellerini kesen o kadınlarınmaksadı ne imiş? Şübhesiz ki Rabbim, onların hîlesini hakkıyla bilendir.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bu tâbiri duyan hükümdar: “- Yûsuf'u bana getirin” dedi. Bunun üzerine, kendisini dâvet için elçi gelince, Yûsuf ona şöyle dedi: “- Efendine dön de, o ellerini kesen kadınların hâli neydi, kendisinden sor. Muhakkak ki benim Rabbim, onların hilelerini bilendir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve hükümdar dedi ki: «O'nu bana getiriniz.» Vaktâ ki O'na elçi geliverdi. Dedi ki: «Efendine dön, O'na sor ki, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Şüphe yok ki, benim Rabbim onların hilelerini bihakkın bilicidir.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Hükümdar “Onu bana getirin” dedi. Elçi geldiğinde, Yusuf ona dedi ki: “Geri dön ve efendine sor, ellerini kesen kadınların derdi neymiş? Rabbim onların tuzaklarını biliyor.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | So the king said: "Bring ye him unto me." But when the messenger came to him, (Joseph) said: "Go thou back to thy lord, and ask him, ´What is the state of mind of the ladies who cut their hands´? For my Lord is certainly well aware of their snare." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 50. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ اَجْرِيَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِۙ وَاُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْم ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ Bilesiniz ki Allah’ın dostlarına hiçbir ...
Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـًٔا وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ Gerçek şu ki Allah insanlara hi ...
Saff Sûresi 1. Ayet: "Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam ola ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَمَا كَانَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ اَنْ يُفْتَرٰى مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلٰكِنْ تَصْد۪يقَ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْص۪يلَ الْ ...