Yusuf Sûresi(12) 72. Ayet


72 / 111


# Meal Ayet
Arapça قَالُوا نَفْقِدُ صُوَاعَ الْمَلِكِ وَلِمَنْ جَٓاءَ بِه۪ حِمْلُ بَع۪يرٍ وَاَنَا۬ بِه۪ زَع۪يمٌ
Türkçe Okunuşu * Kâlû nefkidu suvâ’a-lmeliki velimen câe bihi himlu ba’îrin ve enâ bihi ze’îm(un)
1. Ömer Çelik Meali Dediler ki: “Kralın su kabını kaybettik, onu arıyoruz. Onu bulup getirene bir deve yükü erzak var. Ben buna kefîlim.”
2. Diyanet Vakfı Meali Kralın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahşiş)  var dediler. (İçlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali "Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene bir deve yükü mükafat verilecek, buna ben kefil oluyorum" dediler.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali Onlar, “Hükümdar’ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim” dediler.
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir".
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali Melikin dediler: suvaını arıyoruz onu getirene bir deve yükü bahşiş var, ve ben ona kefilim.
7. Hasan Basri Çantay Meali Dediler ki: «Pâdişâhın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim».
8. Hayrat Neşriyat Meali (Onlar) dediler ki: “Melik'in su kabını kaybettik; hem onu getirene bir deve yükü(bahşiş) var”; (tellâl:) “Ben de buna kefîlim” (dedi).
9. Ali Fikri Yavuz Meali Onlar dediler ki, hükümdarın su tasını arıyoruz (altından yapılmıştı), onu getirene bir deve yükü ikramiye var ve ben de onu ödemeye kefilim.
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Dediler ki: «Hükümdarın su kabını arıyoruz, ve onu getirecek kimse için bir deve yükü vardır. Ve ben de ona kefilim.»
11. Ümit Şimşek Meali “Hükümdarın tasını kaybettik,” dediler. “Onu bulana bir deve yükü ödül var. Ben de buna kefilim.”
12. Yusuf Ali (English) Meali They said: "We miss the great beaker of the king; for him who produces it, is (the reward of) a camel load; I will be bound by it."
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Yusuf Sûresi 72. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/furkan-suresinin-6-ayeti-ne-anlatiyor-199805-m.jpg
Furkân Suresinin 6. Ayeti Ne Anlatıyor?

Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/nur-suresinin-64-ayeti-ne-anlatiyor-199773-m.jpg
Nûr Suresinin 64. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/nur-suresinin-61-ayeti-ne-anlatiyor-199761-m.jpg
Nûr Suresinin 61. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/nur-suresinin-56-ayeti-ne-anlatiyor-199740-m.jpg
Nûr Suresinin 56. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/nur-suresinin-51-ayeti-ne-anlatiyor-199712-m.jpg
Nûr Suresinin 51. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/07/nur-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-199699-m.jpg
Nûr Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...