# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَشَرَوْهُ بِثَمَنٍ بَخْسٍ دَرَاهِمَ مَعْدُودَةٍۚ وَكَانُوا ف۪يهِ مِنَ الزَّاهِد۪ينَ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Veşeravhu biśemenin baḣsin derâhime ma’dûdetin vekânû fîhi mine-zzâhidîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Mısır’da onu düşük bir fiyata, birkaç gümüş paraya sattılar. Zâten, çalıntı olduğu için, ona pek değer vermemişlerdi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Kafile Mısır'a vardığında) onu değersiz bir pahaya, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onlar zaten ona değer vermemişlerdi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onu yanlarında alıkoymak istemedikleri için ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onu ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona değer vermiyorlardı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ve onu düşük bir değerle birkaç dirheme sattılar. Ona fazla önem vermemişlerdi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | değersiz bir baha ile onu bir kaç dirheme sattılar, hakkında rağbetsiz bulunuyorlardı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onu değersiz bir bahâye, bir kaç dirheme satdılar. Onlar bunun hakkında rağbetsizdiler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onu az bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zâten (onlar), onun hakkında rağbetsiz(ona değer vermeyen) kimselerden idiler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Yûsuf'u takip eden kardeşleri işin farkına varınca, “bu bizim kaçak kölemizdir” diye) onu değersiz bir fiat ile, birkaç dirheme (kafileye) sattılar. (onu uzaklaştırmak için) hakkında rağbetsiz bulunuyorlardı. (Yûsuf'a kıymet biçmiyorlardı.) |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve O'nu biraz bedel ile sayılmış birkaç dirhem ile satıverdiler ve onlar O'nun hakkında rağbetsizlerden olmuşlardı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sonra onu birkaç dirhem gibi az bir fiyata sattılar. Zira ona pek değer vermiyorlardı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They sold him for a miserable price, for a few dirhams counted out: in such low estimation did they hold him! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 20. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَخْبَتُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْۙ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...
Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...