# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لَقَدْ كَانَ ف۪ي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۜ مَا كَانَ حَد۪يثًا يُفْتَرٰى وَلٰكِنْ تَصْد۪يقَ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْص۪يلَ كُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Lekad kâne fî kasasihim ‘ibratun li-ulî-l-elbâb(i)(k) mâ kâne hadîśen yufterâ velâkin tasdîka-lleżî beyne yedeyhi vetefsîle kulli şey-in vehuden verahmeten likavmin yu/minûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Yemin olsun ki, önceki peygamberlerin, özellikle Yûsuf ve kardeşlerinin kıssalarında selîm akıl sahiplerinin çıkaracağı nice dersler ve ibretler vardır. Bu Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir. O, kendinden önceki kitapları doğrulayan, açıklanması gerekli her şeyi açıklayan, iman eden kimseler için doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet olan bir kitaptır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, peygamberlerin kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Kuran uydurulabilen bir söz değildir. Fakat kendinden önceki Kitapları tasdik eden, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır. Bu Kur'ân uydurulmuş herhangi bir söz değildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hakikat onların kıssalarında ülül'elbab için bir ıbret vardır, bu uydurulur bir söz değil ve lâkin önündekinin tas: diki ve her şeyin tafsıli ve iyman edecek bir kavm için bir hidayet bir rahmettir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun, onların kıssalarını açıklamada salim akıl saahibleri için birer ibret vardır. (Bu Kur'an) uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden evvel (inen kitabların) tasdıyk), (dîne âid) her şey'in tafsilidir, îman edecekler zümresi için de bir hidâyet ve rahmetdir o. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Muhakkak ki onların kıssalarında, (selîm) akıl sâhibleri için bir ibret vardır. (Bu Kur'ân,) uydurulacak bir söz değildir; fakat kendinden önce gelen (kitab)ların tasdîki, herşeyin açıklaması ve îmân edecek bir topluluk için bir hidâyet ve bir rahmettir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten Peygamberlerin kıssalarında, akıl sahipleri için büyük bir ibret vardır. Bu Kur'ân uydurulur bir söz değildir. Ancak kendinden önce inen ilâhî kitabların tasdîki ve her şeyin beyanıdır. O, iman edecek bir kavim için, bir hidayet ve bir rahmettir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Muhakkak ki, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için bir ibret vardır. (Kur'an) uydurulacak bir söz değildir, velâkin kendisinden evvelkini tasdiktir. Ve herşeyin mufassalan beyanıdır ve imân edecek olan bir kavim için bir hidâyettir ve bir rahmetir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onların kıssalarında akıl sahipleri için bir ibret vardır. Bu Kur'ân ise uydurulabilecek bir söz değildir. O kendisinden öncekileri doğrular ve herşeyi iyice açıklar; iman eden bir topluluk için de bir hidayet ve bir rahmettir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | There is, in their stories, instruction for men endued with understanding. It is not a tale invented, but a confirmation of what went before it,- a detailed exposition of all things, and a guide and a mercy to any such as believe. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 111. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...