# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَجَٓاءَ اِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُوا عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Vecâe iḣvetu yûsufe fedeḣalû ‘aleyhi fe’arafehum vehum lehu munkirûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Derken Yûsuf’un kardeşleri Mısır’a varıp onun huzuruna çıktılar. Yûsuf onları görür görmez tanımış, fakat onlar Yûsuf’u tanımamışlardı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Yusuf'un kardeşleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onları tanıdı, onlar onu tanımıyorlardı. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Kendisini tanımadıkları halde o onları tanıdı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (Derken) Yûsuf’un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf’u tanımıyorlardı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Bir gün) Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler ve onun yanına girdiler. O, onları görür görmez tanıdı, oysa onlar onu tanıyamamışlardı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir de Yusüfün biraderleri çıkageldiler, geldiler yanına girdiler, derhal onları tanıdı, onlar ise onu tanımıyorlardı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Yuusufun kardeşleri gelib onun huzuruna girdiler. (Yuusuf) onları tanıdı, onlar ise kendisini tanımıyorlardı. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Derken, (o kıtlık yıllarında) Yûsuf'un kardeşleri de gelip onun huzûruna girdiler;(Yûsuf) derhâl onları tanıdı; hâlbuki onlar onu (o mevki'de) tanıyabilecek kimseler değillerdi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir de Yûsuf'un kardeşleri gelip karşısına çıktılar. Yûsuf hemen onları tanıdı. Halbuki, onlar Yûsuf'u tanımıyorlardı. (Zahire almak için Mısır'a gelmişlerdi). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve Yusuf'un kardeşleri geldi, hemen O'nun huzuruna girdiler. Derhal onları tanıdı. Onlar ise O'nu inkar ediciler idiler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Derken Yusuf'un kardeşleri geldiler. Yanına girdiklerinde Yusuf onları hemen tanıdı; onlar ise kendisini tanımamıştı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then came Joseph´s brethren: they entered his presence, and he knew them, but they knew him not. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 58. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَخْبَتُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْۙ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ ا ...
Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...
Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...