# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَاِنْ لَمْ تَأْتُون۪ي بِه۪ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِنْد۪ي وَلَا تَقْرَبُونِ | |
Türkçe Okunuşu * | Fe-in lem te/tûnî bihi felâ keyle lekum ‘indî velâ takrabûn(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benden bir ölçek bile olsa erzak beklemeyin, sakın yanıma da yaklaşmayın.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklaşmayın!» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Eğer onu bana getirmezseniz bundan böyle benden bir ölçek bile alamazsınız ve bana artık yaklaşmayın da." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsınız) yanıma da yaklaşmayın". |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size kile yok ve bana yaklaşmayın |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda size hiç bir kile yok. (Bîhûde) bana yaklaşmayın». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Buna rağmen (bir daha geldiğinizde) onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size ölçek(le verilecek bir şey) yok ve bana yaklaşmayın!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Eğer onu bana getirmezseniz, benim yanımda ölçek (zahire) yok ve bana yaklaşmayın.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «İmdi O'nu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir (kile bile zahire) yoktur ve bana yaklaşmayınız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Onu getirmezseniz artık benden size erzak yok; sakın yanıma yaklaşmayın.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "Now if ye bring him not to me, ye shall have no measure (of corn) from me, nor shall ye (even) come near me." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 60. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...