# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَاَهُ بَعْدَ ح۪ينٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Veleta’lemunne nebeehu ba’de hîn(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Şunu unutmayın ki, onun verdiği haberlerin doğru olduğunu bir süre sonra siz de öğreneceksiniz!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra öğreneceksiniz." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Her halde onun mühim haberini bir zaman sonra (hepiniz) bileceksiniz». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Ve onun haberini bir zaman sonra mutlaka bileceksiniz.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Muhakkak onun haberini (verdiği haberlerin doğruluğunu) bir zaman sonra, (öldükten sonra) bileceksiniz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve andolsun ki, onun haber verdiğini bir müddet sonra elbette bilmiş olacaksınız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onun verdiği haberin gerçek olduğunu bir süre sonra siz de öğreneceksiniz. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "And ye shall certainly know the truth of it (all) after a while." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâd Sûresi 88. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...