# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنْ يُوحٰٓى اِلَيَّ اِلَّٓا اَنَّمَٓا اَنَا۬ نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ | |
Türkçe Okunuşu * | İn yûhâ ileyye illâ ennemâ enâ neżîrun mubîn(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Ancak, ben apaçık bir uyarıcı olduğum için bu bilgiler bana vahyolunuyor.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Bana sadece vahyolunuyor; doğrusu ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Bana ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Ancak ben açıktan açığa korkutmakla görevli olduğum için o bilgi bana vahyediliyor." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılmin bana vahy olunuyor |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Ben ancak gelecek tehlikeleri apaçık haber verici (bir peygamber) olduğum içindir ki (o ilim) bana vahy olunuyor». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Doğrusu ben ancak apaçık bir korkutucu (peygamber) olduğum için bana vahyediliyor.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Fakat ben, açık olarak korkutan bir peygamber olduğum içindir ki, (Adem hakkında meleklerin çekişmesine dair) o ilim bana vahyolunuyor.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Bana vahyolunmuyor, ancak ben şüphe yok bir apaçık korkutucu olduğum için (vahyolunuyor).» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Yalnız, ben apaçık bir uyarıcı olduğum için, bunlar bana vahyolunuyor. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | ´Only this has been revealed to me: that I am to give warning plainly and publicly." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâd Sûresi 70. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...
Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...