# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفٰى وَحُسْنَ مَاٰبٍ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-inne lehu ‘indenâ lezulfâ ve husne meâb(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Doğrusu, onun yanımızda bir yakınlığı, değeri ve güzel bir geleceği vardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Doğrusu onun katımızda yakınlığı ve güzel bir istikbali vardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şüphesiz ki ona huzurumuzda bir yakınlık ve güzel bir makam vardır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve şübhesiz ki ona huzurı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Şübhe yok ki indimizde onun mutlak bir yakınlığı ve dönüb geleceği yer güzelliği de vardır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Ve muhakkak ki katımızda onun için gerçekten bir yakınlık ve güzel bir dönüş yeri(olan Cennet) vardır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Şübhesiz ki ona, katımızda bir yakınlık ve güzel bir akıbet (cennet) vardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve şüphe yok ki, onun için Bizim indimizde bir yakınlık ve bir de dönülecek yer güzelliği vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onun için katımızda bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And he enjoyed, indeed, a Near Approach to Us, and a beautiful Place of (Final) Return. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâd Sûresi 40. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...