# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنْ كُلٌّ اِلَّا كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | İn kullun illâ keżżebe-rrusule fehakka ‘ikâb(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Hepsi de peygamberleri kesinlikle yalanladı ve bu yüzden hak ettikleri şiddetli cezam, başlarına patlayıverdi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Hepsi peygamberleri yalanladı da azabımı hakettiler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da azabım böyle hak oldu. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onların herbiri, başka değil, gönderilen (o peygamber) leri tekzîb etdi (ler) de (bu yüzden onlara) azabım hak oldu. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Doğrusu hepsi peygamberleri yalanladı da azâbım (onların üzerine) hak oldu. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O kavimlerin her biri, peygamberlerini tekzib etmeleriyle azabım onlara vacib oldu. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Başka değil, hepsi de peygamberleri tekzîp ettiler de artık azabım hak oldu. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Hepsi de peygamberleri yalanladı ve hepsi cezayı hak etti. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Not one (of them) but rejected the messengers, but My punishment came justly and inevitably (on them). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâd Sûresi 14. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...