# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَهَلْ اَتٰيكَ نَبَؤُ۬ا الْخَصْمِۢ اِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Vehel etâke nebeu-lḣasmi iż tesevverû-lmihrâb(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Rasûlüm! Sana o dâvacıların haberi ulaştı mı? Hani onlar duvardan tırmanarak Dâvûd’un husûsî makam odasına dalıvermişlerdi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 21, 22. (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanıp, Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu. «Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster» dediler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 21,22. Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü. Şöyle demişlerdi: "Korkma, birbirinin hakkına tecavüz etmiş iki davacıyız; aramızda adaletle hükmet, ondan ayrılma, bizi doğru yola çıkar." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Bir de davacıların kıssası geldi mi sana? Hani surdan aşarak mihraba ulaşmışlardı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sana o da'vâcıların haberi geldi mi? Hani onlar dıvardan mescide tırmanmışlardı. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hem sana o da'vâcıların haberi geldi mi? Hani ma'bed(in duvarın)a tırmanmışlardı. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bir de (Davûd mescidde ibadetle meşgul olduğundan kapısında bekçiler vardı. Kapıdan içeri giremiyen) davacıların haberi geldi mi sana? Hani duvardan çıkıb mescide inmişlerdi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve sana o davacıların haberi geldi mi? O vakit ki, ibadetgâha tırmanıp çıkmışlardı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Peki, o dâvâcıların haberi sana ulaştı mı? Hani onlar duvardan tırmanarak mâbede girmişlerdi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Has the Story of the Disputants reached thee? Behold, they climbed over the wall of the private chamber; |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâd Sûresi 21. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّم ...
Kur’ân-ı Kerîm’in kâmilen tahsîli için şu üç merhaleye riâyet edilmelidir: KUR’AN’IN TAHSİLİ İÇİN 3 MERHALE Doğru Bir Şekilde Yüzünden Okuma; Ti ...
İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...
Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...