# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَخَذَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دِيَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Veeḣaże-lleżîne zalemû-ssayhatu feasbehû fî diyârihim câśimîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Zulmedenleri o korkunç çığlık yakalayıverdi de, hiçbir kurtuluş zaman ve imkânı bulamadan oldukları yerde yüzüstü yığılıp kaldılar. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Haksızlık yapanları bir çığlık tuttu, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O zulmedenleri ise sayha tutuverdi de diyarlarında çöke kaldılar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | O zaalimleri ise korkunç bir ses alıb götürdü de yurdlarına diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Zulmedenleri ise, o korkunç ses yakaladı da bulundukları yerde çöküp kalan kimseler oldular! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O zulmedenleri ise, korkunç gürültü yakalayıverdi de evlerinde çöküp helâk oldular. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O zulmetmiş olanları da bir korkunç ses yakaladı. Artık yurtlarında diz üstü çöküp bitmiş bir halde sabahladılar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Zulmedenleri ise o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | The (mighty) Blast overtook the wrong-doers, and they lay prostrate in their homes before the morning,- |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hûd Sûresi 67. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...