# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَقُلْ لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ اعْمَلُوا عَلٰى مَكَانَتِكُمْۜ اِنَّا عَامِلُونَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Vekul lilleżîne lâ yu/minûne-’melû ‘alâ mekânetikum innâ ‘âmilûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O halde, iman etmeyenlere şöyle de: “Elinizden ne geliyorsa yapın. Elbette biz de vazîfemizi yapacağız.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | İman etmeyenlere de ki: Elinizden geleni yapın! Biz de (gerekeni) yapmaktayız! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 121,122. İnanmayanlara: "Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu biz de yapıyoruz; bekleyin, biz de bekliyoruz" de. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İmana gelmeyen o kâfirlere de ki: "Elinizden geleni geri koymayın! Biz de yapacağımızı yapacağız." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | İyman etmeyenlere de de ki: siz yerinizde sayarak yapacağınızı yapın her halde biz çalışıyoruz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Îman etmeyeceklere de ki: «Elinizden, gücünüzden geleni yapın. Biz de şübhesiz çalışıcılarız». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | O hâlde, îmân etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın! Şübhesiz biz de (öyle)yapanlarız.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İman etmiyenlere (Ey Rasûlüm) de ki; “- Bulunduğunuz hal üzere çalışın, biz de çalışıcılarız. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve imân etmeyenlere de ki: «Siz kendi iktidarınız dairesinde çalışınız, şüphe yok ki, biz de çalışanlarız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | İman etmeyenlere de ki: Siz elinizden geleni yapın; biz de yapıyoruz. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Say to those who do not believe: "Do what ever ye can: We shall do our part;(1624-A) |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hûd Sûresi 121. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...