# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَلَوْلَا كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِنْ قَبْلِكُمْ اُو۬لُوا بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الْاَرْضِ اِلَّا قَل۪يلًا مِمَّنْ اَنْجَيْنَا مِنْهُمْۚ وَاتَّبَعَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مَٓا اُتْرِفُوا ف۪يهِ وَكَانُوا مُجْرِم۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Felevlâ kâne mine-lkurûni min kablikum ulû bakiyyetin yenhevne ‘ani-lfesâdi fî-l-ardi illâ kalîlen mimmen enceynâ minhum(k) vettebe’a-lleżîne zalemû mâ utrifû fîhi vekânû mucrimîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ne olurdu, sizden önce helâk edilen nesiller içinde iman, sâlih amel ve güzel ahlâk gibi faziletler sahibi ve Allah yanında kalıcılığı olan değerleri gâye edinmiş bazı insanlar bulunsaydı da, yeryüzünde bozgunculuk çıkmaması için çalışsalardı! Ne yazık ki, onların içinde bu vazîfelerini gereği gibi yaptıkları için kurtardığımız pek az kimse oldu. Zâlimlere gelince, onlar sadece içine dalıp gittikleri dünyevî zevk u safânın peşine düşüp şımardılar ve hep günah işlemekle meşgul oldular. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sizden önceki asırlarda yeryüzünde (insanları) bozgunculuktan alıkoyacak faziletli kimseler bulunsaydı ya! Fakat onlardan, kurtuluşa erdirdiğimiz az bir kısmı müstesnadır (bunlar görevlerini yaptılar). Zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. Zaten günahkâr idiler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler oldular. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Sizden önceki devirlerden bakıyye sahipleri (kitap ehli) yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalışsalardı ne iyi olurdu. Fakat onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. O zulmedenler ise şımartıldıkları refahın peşine düştüler ve hepsi de suçlu oldular. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şimdi sizden evvelki karnlardan bakıyye sahipleri Yer yüzünde fesaddan nehyeder olsalardı; lâkin onlardan necata irdirdiğimiz pek az kimselerden başka yok, o zulmetmekte bulunanlar ise şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep mücrim oldular |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sizden önceki devirlerde (insanları) yer yüzünde fesâd (çıkarmak) dan vaz geçirmiye çalışacak (bu suretle onları helâkden kurtaracak) fazilet saahibleri bulunmalı değil miydi? (O devirlerin insanları) içinden (vazifelerini yapdıkları için) kurtardığımız (kimseler) ancak (pek) azdır. Zaalim olanlar ise yalınız kendilerine verilen (dünyevî) refahın ardına düşdüler, günahkâr insanlardı onlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hâlbuki sizden önceki (helâk ettiğimiz) nesiller içinde, yeryüzünde fesad çıkarmaktan (insanları) men' eden fazîletli kimseler bulunmalı değil miydi? Onlardan, kurtardığımız pek az kimse müstesnâ (içlerinde fazîletli insanlar yoktu). Zulmedenler ise, içinde şımartıldıklarının (o sayısız ni'metlerin) peşine düştü ve günahkâr kimseler oldular. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Şimdi, sizden önceki devirlerden geri kalan akıl sahipleri, yeryüzünde fesad çıkarmaktan (insanları) alıkoysalardı ya! Fakat onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz kimseler pek azdır. Zulüm yapanlar ise, kendilerine verilen refahın (lüks saltanatının) ardına düştüler ve hep mücrim, günahkâr oldular. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Sizden evvelki asırlarda yeryüzünde fesattan nehyeder bir kısım fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Ancak onlardan necâta erdirdiğimiz bir azı müstesna, ve o zulmedenler ise kendilerinin içinde bulundukları refaha (dünya varlığına) uydular ve günahkâr kimseler oldular. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Keşke sizden önceki nesillerden, yeryüzünde bozgunculuğun önüne geçecek söz sahibi insanlar olsaydı! Lâkin, onlardan kurtuluşa erdirdiğimiz pek azı bunu yaptı. Zulmedenler ise daldıkları refahın peşine düştüler de mücrim olup çıktılar. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Why were there not, among the generations before you, persons possessed of balanced good sense, prohibiting (men) from mischief in the earth - except a few among them whom We saved (from harm)? But the wrong-doers pursued the enjoyment of the good things of life which were given them, and persisted in sin. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hûd Sûresi 116. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Çocuk kelimesi sözlükte, “büyüyünceye kadar olan devresinde insana verilen isim, insan yavrusu” demektir. Anne babanın çocuğa verdiği sevgi ileride ç ...
Bakara suresi 85. ayette şöyle buyrulur: اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذٰلِكَ مِنْكُمْ اِ ...
Duhâ sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 11 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve güneşin ışığının iyice ortaya çıktığı “kuşluk vakti” mânasına gelen ا ...
Duha suresi, Mekke döneminde nüzul olmuştur. Duha suresi, 11 ayettir. Duha, kuşluk vakti demektir. DUHA SURESİ ARAPÇA Duha Suresi Arapça Yazılışı ...
Çift kelimesi sözlükte, “bir erkek ve bir dişiden meydana gelen takım, iki eş” anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de çift ve çiftlere çeşitli şekilde te ...
De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, ...