# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ulâ-ike-lleżîne ḣasirû enfusehum vedalle ‘anhum mâ kânû yefterûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | İşte kendilerini helâke sürükleyip ziyana uğratanlar bunlardır. İlâh diye uydurdukları şeyler de kendilerini yüzüstü bırakıp görünmez oluverdi! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | İşte bunlar, kendilerini ziyana uğratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerini yüz üstü bırakıp kaybolup gitmiştir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar kendilerine yazık etmiş olan kimselerdir. O iftira edip uydurdukları da kendilerinden yüz çevirip gitmişlerdir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | İşte bunlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir ve o iftira ettikleri uydurmaları hep kendilerinden gâib olup gitmişlerdir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar nefislerine ziyan edenlerdir. Uydurmakda oldukları şeyler (putlar) da kendilerinden uzaklaşıb gaybolmuşdur. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | İşte onlar kendilerini hüsrâna uğratanlardır ve uydurmakta oldukları şeyler (o hesab günü) kendilerinden uzaklaşmıştır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İşte bunlar, kendilerine yazık etmiş kimselerdir. Allah'a şefaatçi diye uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitmiştir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İşte onlar o kimselerdir ki, kendi nefislerine yazık etmişlerdir. Ve onlardan iftira eder oldukları şeyler de gaib olup gitmiştir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | İşte onlar kendilerini hüsrana düşürmüş olanlardır. Uydurdukları şeyler ise kendilerini bırakıp kaybolmuştur. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | They are the ones who have lost their own souls: and the (fancies) they invented have left them in the lurch! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hûd Sûresi 21. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ ل ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...
İsra suresinin 99. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 99. Ayet Arapça: اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ قَا ...
İsra suresinin 88. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 88. Ayet Arapça: قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ ...