Hûd Sûresi(11) 21. Ayet


21 / 123


# Meal Ayet
Arapça اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Türkçe Okunuşu * Ulâ-ike-lleżîne ḣasirû enfusehum vedalle ‘anhum mâ kânû yefterûn(e)
1. Ömer Çelik Meali İşte kendilerini helâke sürükleyip ziyana uğratanlar bunlardır. İlâh diye uydurdukları şeyler de kendilerini yüzüstü bırakıp görünmez oluverdi!
2. Diyanet Vakfı Meali İşte onlar kendilerini ziyana uğrattılar. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden kaybolup gitti.
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali İşte bunlar kendilerine yazık edenlerdir. Uydurdukları putlar da onlardan uzaklaşıp kaybolmuştur.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali İşte bunlar, kendilerini ziyana uğratan kimselerdir. Uydurmakta oldukları şeyler de kendilerini yüz üstü bırakıp kaybolup gitmiştir.
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Onlar kendilerine yazık etmiş olan kimselerdir. O iftira edip uydurdukları da kendilerinden yüz çevirip gitmişlerdir.
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali İşte bunlar kendilerine yazık etmiş kimselerdir ve o iftira ettikleri uydurmaları hep kendilerinden gâib olup gitmişlerdir
7. Hasan Basri Çantay Meali Onlar nefislerine ziyan edenlerdir. Uydurmakda oldukları şeyler (putlar) da kendilerinden uzaklaşıb gaybolmuşdur.
8. Hayrat Neşriyat Meali İşte onlar kendilerini hüsrâna uğratanlardır ve uydurmakta oldukları şeyler (o hesab günü) kendilerinden uzaklaşmıştır.
9. Ali Fikri Yavuz Meali İşte bunlar, kendilerine yazık etmiş kimselerdir. Allah'a şefaatçi diye uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitmiştir.
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali İşte onlar o kimselerdir ki, kendi nefislerine yazık etmişlerdir. Ve onlardan iftira eder oldukları şeyler de gaib olup gitmiştir.
11. Ümit Şimşek Meali İşte onlar kendilerini hüsrana düşürmüş olanlardır. Uydurdukları şeyler ise kendilerini bırakıp kaybolmuştur.
12. Yusuf Ali (English) Meali They are the ones who have lost their own souls: and the (fancies) they invented have left them in the lurch!
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
Hûd Sûresi 21. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/02/kehf-suresinin-23-24-ayetleri-ne-anlatiyor-198254-m.jpg
Kehf Suresinin 23-24. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/02/kehf-suresinin-17-ayeti-ne-anlatiyor-198231-m.jpg
Kehf Suresinin 17. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ ل ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/01/kehf-suresinin-7-ayeti-ne-anlatiyor-198208-m.jpg
Kehf Suresinin 7. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/01/isra-suresinin-107-ayeti-ne-anlatiyor-198195-m.jpg
İsra Suresinin 107. Ayeti Ne Anlatıyor?

İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/01/isra-suresinin-99-ayeti-ne-anlatiyor-198182-m.jpg
İsra Suresinin 99. Ayeti Ne Anlatıyor?

İsra suresinin 99. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 99. Ayet Arapça: اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ قَا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/01/isra-suresinin-88-ayeti-ne-anlatiyor-198167-m.jpg
İsra Suresinin 88. Ayeti Ne Anlatıyor?

İsra suresinin 88. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 88. Ayet Arapça: قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ ...