# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَحَلِيمٌ أَوَّاهٌ مُّنِيبٌ | |
Türkçe Okunuşu * | İnne ibrâhîme lehalîmun evvâhun munîb(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Gerçekten de İbrâhim olabildiğince yumuşak huylu ve sabırlı, çokça âh edip inleyen ve kendisini tamâmen Allah’a vermiş birisi idi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini Allah'a vermiş bir kimse idi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Çünkü İbrahim, çok yumuşak huylu ve çok yufka yürekli (yanık kalbli) idi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | çünkü İbrahim, çok halîmdir, yanıktır, ilticakârdır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Çünkü İbrâhîm cidden yumuşak huylu, yüreği yanık, kendisini tamamen Allaha vermiş biri idi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Çünki İbrâhîm gerçekten yumuşak huylu, çok içli (çok âh eden, inleyen), kendisini tamâmen Allah'a vermiş bir kimse idi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Çünkü İbrahîm, hakikaten yumuşak huylu, bağrı yanık ve kendisini tamamen Allah'a teslim etmiş bir kimse idi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki, İbrahim elbette pek hilm sahibidir, çok ahü enîn edicidir, ve Hakk'a rücû edicidir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Gerçekten İbrahim yumuşak huylu, içli ve kendisini Allah'a vermiş biriydi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | For Abraham was, without doubt, forbearing (of faults), compassionate, and given to look to Allah. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Hûd Sûresi 75. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...