# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ اِلٰى سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Ḣużûhu fa’tilûhu ilâ sevâ-i-lcahîm(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ey zebânîler! Tutun onu, kızgın alevli cehennemin ortasına sürükleyin!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 47, 48, 49, 50. (Allah zebânilere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! Sonra başına azap olarak kaynar su dökün! (ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 47,48,49,50. "Suçluyu yakalayın, cehennemin ortasına sürükleyin, sonra başına azap olarak kaynar su dökün" denir, sonra ona: "Tad bakalım, hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir" denir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (Allah, görevli meleklere şöyle der:) “Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Allah meleklere şöyle emreder. "Şunu tutun da Cehennem'in ortasına sürükleyin." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Tutun onu da yaka paça doğru Cehennemin ortasına sürükleyin |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Zebanilere:) «Tutun onu da, (denilir), sürükleyerek cehennemin ta ortasına götürün». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Sonra Zebânîlere şöyle emredilir:) “Onu tutun da kendisini Cehennemin ortasına sürükleyin!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Allah, cehennemdeki vazifeli meleklere o kâfir için şöyle buyurur): Onu yakalayın da sürükleyib cehennemin ortasına atın. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onu tutun da cehennemin tâ ortasına sürükleyin. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onu tutun, Cehennemin ortasına sürükleyin. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (A voice will cry: "Seize ye him and drag him into the midst of the Blazing Fire! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Duhân Sûresi 47. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...