# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَٓاءُ وَالْاَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَر۪ينَ۟ | |
Türkçe Okunuşu * | Femâ beket ‘aleyhimu-ssemâu vel-ardu vemâ kânû munzarîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlara ne gök ağladı, ne de yer. Helâk vakti gelince kendilerine süre de tanınmadı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Binnetice ne Gök ağladı üzerlerine ne Yer ne de imhal olundular |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ne gök, ne yer onların üstüne ağlamadı. Onlara (aman ve) mühlet verilmedi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Bunun üzerine onlara, ne gök ne de yer ağladı! (Onlar) mühlet verilen kimseler de olmadılar! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Nihayet (Firavun ve kavminin) üzerlerine ne gök ağladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık onların üzerine gök ve yer ağlamadı, ve bir mühlet verilmişler de olmadılar. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Gök ve yer onlara ağlamadı; kendilerine süre de tanınmadı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And neither heaven nor earth shed a tear over them: nor were they given a respite (again). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Duhân Sûresi 29. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...
Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geç ...
Nûr sûresi 30-31. ayetlerde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 30-31. Ayetler Arapça: قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظ ...
"Şunu iyi bilin ki, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. Onlar hakkıyla iman etmişlerdir ve Allah’a karşı gelmekte ...
Nûr sûresinin 23. âyetinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 23. Ayet Arapça: اِنَّ الَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُ ...
Nûr sûresinin 19. âyetinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 19. Ayet Arapça: اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الّ ...