# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْوًاۜ اِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Vetruki-lbahra rahvâ(en)(s) innehum cundun muġrakûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Asanla vurup denizi ikiye ayır. Karşıya geçtikten sonra da Firavun ve askerlerinin arkanızdan gelmesi için denizde açılan yolu olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir ordudur." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Karşıya geçince denizi olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ve denizi açık bırak, çünkü onlar ordu halinde gelip gark olunacaklar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Denizi (sen ve ashaabın selâmetle geçdikden sonra) durgun ve açık bırak. Çünkü onlar boğul (mıya mahkûm ol) muş bir ordudur». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Ve (karşıya geçince asânla vurarak kapanmasını isteme,) denizi açık bırak! Çünki onlar suda boğul(malarına hükmedil)miş bir ordudur.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Denizi de (karşı yakaya geçtikten sonra, sana açılan yolu da kapamayıp) açık bırak; çünkü onlar (açık görecekleri bu yola girip) bir ordu halinde boğulmuş olacaklardır.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve denizi hâli üzere bırak. Çünkü onlar boğulmuşlar olan bir ordudur. |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Denizi sakin halde bırak. Onlar boğulmaya mahkûm bir ordudur.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "And leave the sea as a furrow (divided): for they are a host (destined) to be drowned." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Duhân Sûresi 24. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...
İsra suresinin 107. ayetinde şöyle buyrulur: İsra Suresi 107. Ayet Arapça: قُلْ اٰمِنُوا بِه۪ٓ اَوْ لَا تُؤْمِنُواۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِل ...