# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | يَغْشَى النَّاسَۜ هٰذَا عَذَابٌ اَل۪يمٌ | |
Türkçe Okunuşu * | Yaġşâ-nnâs(e)(s) hâżâ ‘ażâbun elîm(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 10, 11. Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 10,11. Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | 10,11. Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle. Bu acı bir azabdır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 10,11. O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Öyle bir duman ki, bütün insanları saracaktır. Bu acıklı bir azabdır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İnsanları saracaktır. Bu, bir acıklı azabtır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | O duman insanları kaplar. İşte bu acı bir azaptır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Enveloping the people: this will be a Penalty Grievous. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Duhân Sûresi 11. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...