# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَاَكْوَابٍۚ وَف۪يهَا مَا تَشْتَه۪يهِ الْاَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْاَعْيُنُۚ وَاَنْتُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Yutâfu ‘aleyhim bisihâfin min żehebin ve ekvâb(in)(s) ve fîhâ mâ teştehîhi-l-enfusu ve teleżżu-l-a’yun(u)(s) ve-entum fîhâ ḣâlidûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Etraflarında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır: “Artık siz orada ebediyen kalacaksınız!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 71, 72, 73. Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır, canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedi kalacaksınız. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Altından tepsiler ve küplerle üzerlerine dönülür dolaşır, nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep orada ve siz orada muhalledsiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar altın tepsiler ve destilerle tavaaf (ve ziyaret) edilecekdir. Canlarının isteyeceği, gözler (in) in hoşlanacağı ne varsa oradadır ve siz içinde ebedî kalıcılarsınız. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Etraflarında altın tepsiler ve bardaklarla dolaşılır. Ve orada canların kendisini çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. (Ve yine denir ki:) “Artık siz orada, ebedî olarak kalıcılarsınız.” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onların etrafında, altından tabaklar ve bardaklarla (kendilerine cennette hizmet için) dolaşılır. Canların istiyeceği ve gözlerin hoşlanacağı ne varsa, hepsi oradadır. Siz de orada devamlı olarak kalacaksınız. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onların üzerine altundan tepsiler ile ve destiler ile dolaşır ve orada canların hoşlanacağı ve gözlerin lezzet alacağı şeyler vardır, ve siz orada ebedîyyen kalıcılarsınız. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Etraflarında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebediyen kalacaksınız. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | To them will be passed round, dishes and goblets of gold: there will be there all that the souls could desire, all that their ayes could delight in: and ye shall abide therein (for eye). |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zuhruf Sûresi 71. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
“Siz bu iftira etme işinin önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki o, Allah katında çok büyük bir suçtur.” (Nûr sûresi (24), 15) İslâm tarihini ...
Peygamberimizin (s.a.v.) ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) Kur’an’da dört defa “Muhammed”, bir defa da “Ahmed” olara ...
Sözlükte “korku namazı” anlamına gelen salâtü'l-havf tabiri fıkıhta düşman, eşkıya, hayvan saldırısı yahut yangın, sel tehlikesi gibi tehditler karşıs ...
Ayet-i kerimede buyrulur: ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Sonra gizli açık her ...
Hatim, “Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar ezberden veya yüzünden okuma” demektir. Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve ...
Ayet-i kerimede buyrulur: لٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُۘ ...