# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ اِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Felemmâ keşefnâ ‘anhumu-l’ażâbe iżâ hum yenkuśûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Fakat biz o belâyı başlarından kaldırır kaldırmaz, hemen sözlerinden dönüveriyorlardı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Fakat azabı kendilerinden kaldırdığımız zaman hemen sözlerinden dönüverdiler. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Fakat biz onlardan azâbı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sözü bozuyorlar bile! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Fakat kendilerinden azâbı açıver(ip kaldır)ınca, onlar sözlerinden hemen döndüler. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Bunun üzerine kendilerinden azabı kaldırdığımız vakit, (yola geleceğiz, iman edeceğiz sözlerinden) hemen caydılar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Vaktâ ki, onlardan o azabı açıverdik, o zaman onlar sözlerinden geri döner oldular. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Fakat azaplarını kaldırır kaldırmaz onlar yine sözlerinden dönüyorlardı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But when We removed the Penalty from them, behold, they broke their word. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zuhruf Sûresi 50. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Enbiya suresinin 34. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 34. Ayet Arapça: وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَه ...
"Gerçekten biz Âdemoğullarını şerefli kıldık, onlara karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar lutfettik, onları temiz ve hoş nimetlerle rız ...
Enbiya suresinin 22. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 22. Ayet Arapça: لَوْ كَانَ ف۪يهِمَٓا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَاۚ فَسُبْحَانَ ...
Enbiya suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 7. Ayet Arapça: وَمَٓا اَرْسَلْنَا قَبْلَكَ اِلَّا رِجَالًا نُوح۪ٓي اِلَيْهِمْ فَسْـَٔلُ ...
Taha suresinin 132. ayetinde şöyle buyrulur: Taha Suresi 132. Ayet Arapça: وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ لَا نَسْـَٔلُكَ رِ ...
"Kad efleha-l muminûn. (Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.)" - Mü'minûn Sûresi 1. Ayet "Onlar namazlarında tam bir tevazu, teslimiyet ve ...