# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Hel yenzurûne illâ-ssâ’ate en te/tiyehum baġteten vehum lâ yeş’urûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar, hiç ummadıkları bir sırada kıyâmetin ansızın başlarına kopmasından başka bir şey mi bekliyorlar? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, hâlbuki bunun farkında değillerdir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar? |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar? |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onlar farkında değillerken kıyâmetin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar farkında değillerken ansızın başlarına gelsin diye, hep o kıyametin kopmasını bekliyorlar. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Onlar, kendilerine farkında olmadıkları halde ansızın gelecek olan o saatten başkasını mı gözlüyorlar? |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar, hiç ummadıkları bir sırada kıyametin ansızın başlarına gelmesinden başka birşey mi bekliyorlar? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Do they only wait for the Hour - that it should come on them all of a sudden, while they perceive not? |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zuhruf Sûresi 66. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...