# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اُدْخُلُوا الْجَنَّةَ اَنْتُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Udḣulû-lcennete entum ve ezvâcukum tuhberûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Haydi siz ve eşleriniz muhteşem bir şekilde karşılanıp ağırlanmak üzere, sevinç ve saâdet içinde girin cennete!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Şöyle denir: "Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Girin Cennete: siz ve zevceleriniz, sürurlar, neş'eler içinde |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sürûr ve ikram a müstağrak olduğunuz halde siz de, (mü'min) zevceleriniz de girin cennete. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Girin Cennete! Siz ve zevceleriniz (orada) sevindirileceksiniz!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Onlara şöyle denir): Sevinç ve neşeler içinde olduğunuz halde, siz ve zevceleriniz girin cennete... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Siz de zevceleriniz de meserretler içinde olduğunuz halde cennete giriniz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Siz de, eşleriniz de, sevinç içinde girin Cennete. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Enter ye the Garden, ye and your wives, in (beauty and) rejoicing. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Zuhruf Sûresi 70. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...