En'âm Sûresi(6) 84. Ayet


84 / 165


# Meal Ayet
Arapça وَوَهَبْنَا لَهُٓ اِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَۜ كُلًّا هَدَيْنَاۚ وَنُوحًا هَدَيْنَا مِنْ قَبْلُ وَمِنْ ذُرِّيَّتِه۪ دَاوُ۫دَ وَسُلَيْمٰنَ وَاَيُّوبَ وَيُوسُفَ وَمُوسٰى وَهٰرُونَۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَۙ
Türkçe Okunuşu * Vevehebnâ lehu ishâka veya’kûb(e)(c) kullen hedeynâ(c) venûhan hedeynâ min kabl(u)(s) vemin żurriyyetihi dâvûde vesuleymâne veeyyûbe veyûsufe vemûsâ vehârûn(e)(c) vekeżâlike neczî-lmuhsinîn(e)
1. Ömer Çelik Meali Biz ona İshâk’ı ve torunu Yâkub’u ihsân ettik. Her birini doğru yola erdirdik. Daha önce Nûh’u ve zürriyetinden Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da doğru yola erdirmiştik. Biz, iyilik ve ihsân sahiplerini böyle mükâfatlandırırız.
2. Diyanet Vakfı Meali Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız.
3. Diyanet İşleri (Eski) Meali 84,85,86. Ona İshak'ı, Yakub'u bağışladık, her birini doğru yola eriştirdik. Daha önce Nuh'u ve soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u -ki işlerini iyi yapanlara böylece karşılık veririz-, Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı -ki hepsi iyilerdendir-, İsmail'i, Elyesa'ı, Yunus'u, Lut'u -ki hepsini dünyalara üstün kıldık- doğru yola eriştirdik.
4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da hediye ettik: Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz.
6. Elmalılı Meali (Orjinal) Meali Bundan maada ona İshak ile Ya'kubu da ihsan ettik ve her birini hidayete irdirdik, daha evvel Nuhu irdirmiştik, zürriyyetinden Davudu da, Süleymanı da, Eyyubu da, Yusüfü de, Musâyı da, Harunu da, işte muhsinlere böyle mükâfat ederiz
7. Hasan Basri Çantay Meali Biz ona İshak ile Ya'kubu ihsan etdik ve her birini hidâyete (nübüvvete) erdirdik. Daha evvel de Nuhu ve onun neslinden Dâvudu, Süleymanı, Eyyubu, Yusufu, Musâyı ve Hârunu hidâyete (nübüvvete) kavuşdurduk. Biz iyi hareket edenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
8. Hayrat Neşriyat Meali Hem ona (İbrâhîm'e), İshâk'ı ve (İshâk'ın oğlu) Ya'kub'u ihsân ettik. Her birini hidâyete erdirdik. Daha önce de Nûh'u ve onun (İbrâhîm'den sonra gelen) zürriyetinden Da'vûd'u, Süleymân'ı, Eyyûb'ü, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u hidâyete erdirmiştik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız!
9. Ali Fikri Yavuz Meali Biz, İbrahim'e oğlu İshak'ı ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u ihsan ettik ve her birini hidayete (Peygamberliğe) erdirdik. Daha önce de Nûh'u ve onun neslinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyûb'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Harûn'u hidayete (Peygamberliğe) kavuşturduk. İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.
10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve ona İshak'ı ve Yakub'u ihsan ettik ve hepsini de hidâyete erdirdik. Daha evvel de Nûh'u ve O'nun neslinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyûb'u, Yusuf'u, Mûsa'yı ve Harun'u da hidâyete erdirmiştik. Ve işte Biz güzel haleket edenleri böyle mükâfaatlandırırız.
11. Ümit Şimşek Meali Ona İshak ile Yakub'u ihsan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce Biz Nuh'a ve onun neslinden Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da hidayet vermiştik. İyilik yapan ve iyi kulluk edenleri Biz işte böyle ödüllendiririz.
12. Yusuf Ali (English) Meali We gave him Isaac and Jacob: all (three) we guided: and before him, We guided Noah, and among his progeny, David, Solomon, Job, Joseph, Moses, and Aaron: thus do We reward those who do good:
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir.
En'âm Sûresi 84. ayetinin tefsiri için tıklayınız
* Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/yusuf-suresinin-23-ayeti-ne-anlatiyor-197149-m.jpg
Yusuf Suresinin 23. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَرَاوَدَتْهُ الَّت۪ي هُوَ ف۪ي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِه۪ وَغَلَّقَتِ الْاَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَۜ قَالَ مَعَاذَ اللّٰ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/fatih-kilicoglu-kuran-ziyafeti-284---isra-suresi-78-84ayetler-197146.png
Fatih Kılıçoğlu (Kuran Ziyafeti 284) - İsrâ Sûresi 78-84.Ayetler

 İsrâ Sûresi 78-84.Ayetler 78. Güneşin öğleyin batıya doğru kaydığı andan gece karanlığı bastırıncaya kadar belli vakitlerde namazı dosdo ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/yusuf-suresinin-18-ayeti-ne-anlatiyor-197131-m.jpg
Yusuf Suresinin 18. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَجَٓاؤُ۫ عَلٰى قَم۪يصِه۪ بِدَمٍ كَذِبٍۜ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًاۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ وَاللّٰهُ الْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/tevazu-ve-muminlere-kol-kanat-germek-ile-ilgili-ayetler-197122-m.jpg
Tevâzû ve Mü’minlere Kol Kanat Germek İle İlgili Ayetler

Âyetler “Sana uyan mü’minlere alçak gönüllü davran!” Şuarâ sûresi (26), 215 Allah Teâlâ İslâmiyet’e gönül veren kullarını Resûlullah Efendi ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yusuf-suresinin-7-ayeti-ne-anlatiyor-197113-m.jpg
Yusuf Suresinin 7. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-123-ayeti-ne-anlatiyor-197105-m.jpg
Hud Suresinin 123. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَلِلّٰهِ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاِلَيْهِ يُرْجَعُ الْاَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِۜ وَمَا رَ ...