# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قُلْ فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُۚ فَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kul feli(A)llâhi-lhuccetu-lbâliġa(tu)(s) felev şâe lehedâkum ecme’în(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | De ki: “En üstün ve en mükemmel delil Allah’ındır. Eğer Allah dileseydi, sizin hepinizi doğru yola erdirirdi.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | "Üstün delil Allah'ın delilidir. O dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi" de. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | De ki: "En kesin ve üstün delil, Allah'ındır. Allah isteseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | İşte, de, hucceti baliğa ancak Allahın; evet, o dilese idi sizi hep birden hidayete erdirirdi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Söyle (onlara): «(Madem ki öyle bir ilminiz yokdur) o halde tam ve kâmil hüccet Allahın (hücceti) dir. İşte eğer O, dileseydi topunuzu birden elbette hidâyete kavuşdururdu». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | De ki: “Öyle ise en mükemmel delil Allah'ındır. O hâlde (O) dileseydi, elbette sizi hep berâber hidâyete erdirirdi. (Ama O, sizi kendi irâdenize bıraktı.)” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | De ki: “-Tam hüccet Allah'ındır. O dileseydi, elbette hepinizi birden hidayete erdirirdi.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | De ki: «Hüccet-i bâliğa, Allah Teâlâ'ya mahsustur. Eğer o dileseydi elbette hepinizi hidâyete erdirirdi.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | De ki: Tam ve kesin delil Allah'ındır. O dileseydi, hepinizi birden doğru yola eriştirirdi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Say: "With Allah is the argument that reaches home: if it had been His will, He could indeed have guided you all." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. En'âm Sûresi 149. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...
Nûr sûresinin 33. âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 33. Ayet Arapça: وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُ ...