# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Fîme ente min żikrâhâ | |
1. | Ömer Çelik Meali | Ama sen nereden bilebilir, onun vaktini nasıl söyleyebilirsin ki? |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Sen onu nereden bilip bildireceksin! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Nerde senden onu anlatması? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onu bilip söylemek nerede, sen nerede? |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Sen nerde, onu anlatmak nerde?! |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Nerde senden onu anlatması? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Sende ona âid şey (bilgi) yokdur ki anlatasın. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onu anlatmaktan (vaktinden haber vermekten) yana, sende ne (bilgi) var? |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...) |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? |
11. | Ümit Şimşek Meali | Sen onu nereden bileceksin? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Wherein art thou (concerned) with the declaration thereof? |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Nâziât Sûresi 43. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّك ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Al ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ Ancak Allah’ı ...
Zengin kelimesi sözlükte, “Parası, malı çok olan; varlıklı, yokluksuz, variyetli” demektir. Fıkıhta ise zenginlik, “aslî ihtiyaçlardan fazla mala sah ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ Kur’an okuyacağın vakit, o kovulmuş şeyt ...